Sülüs Levha.İmzalı. 40 x 35. Hicri 1214/ M. 1799 tarihli."Peygamberimizden geriye kalan miras:Mushaf, İki tesbih, tuzluk, iki seccade, değirmen, ayakkabı, hırka,ibrik, asa, gömlek, hasır, üç cübbe ve tarak" yazılı. Not: Yazı kalitesi, içeriği ve nadiriyeti itibariyle müzelik bir eserdir.
"Hüsn-i hatta başlarda daha ziyâde Hâfız Osman çizgisinde ilerlemeyi tercih etmiş olan İsmâ’il Zühdî Efendi, özellikle sülüs ve celî sülüste zamanla kendisine mahsus şîvesini tesis ederek, Osmanlı hat sanatı tarihinde çığır açacak bir vadinin kurucusu olmuştur. Nitekim o vadi, en önemli tilmizi olan Mustafa Râkım Efendi’nin elinde tekemmüle erişmiştir.
Zirâ Mustafa Râkım’ın bir rüya ile ağabeyine maletmeye çalıştığı başarısında, gerçekten de İsmâ‘il Zühdî Efendi’nin payı son derece büyüktür. Sadece onun yetişmesine katkı sağlamış olmakla da yapmamıştır bu işi. Çünkü aklâm-ı sittede ve bilhassa celî sülüste kendine mahsus şivesi ile başlı başına bir ekol haline gelen İsmâ‘il Zühdî Efendi, Hâfız Osman ekolünün zirvesini, zamanında tek başına işgâl etmiş ve Türk hat sanatının tekemmülü içinde en önemli mihenk taşlarından biri haline gelmişti.
Bozuk harf çıkarmayacak derecede kudretli bir ele sahip olan hattatın, kardeşine rüyada ta’lim ettirdiği üslubu, sağlığında da kulağına fısıldamış olması mümkün olabilir mi? Belki kader tecelli etmeyip de ömrü vefâ etse, kardeşine nasip olan mevki’e o hâ’iz olacaktı.
Birçok hilye-i şerîfi, murakka’ı, kıt’aatı ve elvâhı müze ve koleksiyonları süsleyen İsma‘il Zühdî Efendi’nin 40 mushâf-ı şerîf tahrîrine muvaffâk olduğu bilinmekte olup bunlardan ikişer tanesi Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi ile Medîne Kütüphânesi’nde bulunmaktadır. Yine saray kütüphanesinde cüzleri, İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi’nde de Delâ’ilü’l-hayrât’ı ile Amme cüzü vardır ki, cümlesi hatt-ı nesihteki fevkalade mertebesine delâlet etmektedir.
Eyüp’teki Şâh Sultan Türbesi’nin cümle yazıları ve Şânîzâde Atâ’ullah Efendi’nin, babası Mehmed Sâdık Efendi nâmına Ortaköy’de yaptırdığı çeşmenin inşâ kitâbesi ile Eyüp’te Kaşgârî Dergâhı civârında medfun bulunan Hocapaşalı Süleyman Efendi’nin H. 1171/M. 1757 ve Seyyid Abdullah Berrî Efendi’nin H. 1212/M. 1798 tarihli mezartaşı kitabeleri de ona aittir. Bu eserlerde görülen celî yazılar, Râkım öncesinin şüphesiz zirve eserleri arasındadır.( İsmail Orman yazısından alıntıdır.)"
Share
Ask a question
Ask a question