ABDULLAH ZÜHDİ EFENDİ (1835-1878)

"Ya Hazreti Sad bin Ebi Vakkas RA". Ketebeli. H.1270 /m.1853 tarihli. 57 x 46 cm. Celi Sülüs İstif.*Eserle beraber Hüseyin Gündüz tarafından verilen sertifikası da verilecektir.

Târikat-ı Mevleviye müntesibininden olup temiz ahlâkı ile meşhur olan Hulûsî Yazgan, hüsn-i hattaki şöhretini borçlu olduğu ta’likin İran tarzını Bâb-ı Fetvâ müsevvidlerinden Karinâbâdî Hasan Hüsnî Efendi’den meşkettikten sonra, Sâmî Efendi’den de Türk tarzı ta’lik hattının inceliklerini öğrenmiş, hocasının vefâtından sonra tümüyle bu yazıyla ilgilenip kendine has tarzı ile ta’lik hattının bu dönemdeki en güçlü temsilcisi haline gelmiştir. Seri’ü’l-kalem bir hattat olduğundan özel koleksiyonlarda ve müzelerde çok sayıda levhâ ve kıt'ası bulunmaktadır. Bunların haricinde Sultan Selîm, Bayezid, Merkez Efendi ve Sultan Ahmed camilerinde levhâları vardır. İlk TBMM binasındaki “Hâkimiyyet Milletindir” levhâsı ile Gurebâ Hastanesi’ndeki “Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi” levhâsı da ona aittir. Ayrıca Topkapı Sarayı Müzesi ile Kahire’deki Dârü’l-kütûbi’l-mısrıyye’de hilyeleri, Yavuz Sultan Selîm Türbesi’nde Abdülhak Hâmid Tarhân’ın manzumesini hâvî ta’lik levhâsı, Sultan II. Mahmud Türbesi’nde de Zenci Mahmud Şerîf Paşa’nın terceme-i hâlini içeren H. 1338/M. 1920 tarihli ta’lik levhâsı vardır(Env. no: 58). Ayasofya’daki Üçyüzlü Çeşme’nin üzerindeki âyetler ile hâlen Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastahânesi olarak kullanılmakta olan Bakırköy’deki Reşâdiye Kışlası’nın inşâ kitâbesi de onun eseridir. Her ne kadar ta’likte olduğu kadar fazla eser vermemişse de, Sultan Selîm Cami hazîresindeki Sultan Abdülmecîd Türbesi’nin kapısı üzerindeki mermere mahkûk “Cennâti ‘Adnin Miftâh Lehümü’l-ebvâb” ayeti ile mezkûr camideki levhâ ve Eyüp Sultan Türbesi’ndeki H. 1335/M. 1916 tarihli “Aman Ya Hazret-i Muhammed” yazılı levhâ(Env. no: 65) celi sülüsteki mahâretinin delilleridir. Hulûsî Yazgan için “maddî sıkıntılar ve hastalıklar nedeniyle zor günler geçirmiş olduğu evâhir-i hâlinde yazdığı yazılarında bu sıkıntıların izlerini bâriz şekilde görebilmek mümkündür” diyen Ali Alparslan, babasına nisbetle bazı âsârına “Hocazâde” künyesiyle ketebe koyduğunu da nakletmektedir.