13. Online Müzayede'de yer alan tüm eserler kurumumuz güvencesinde olup, resim ekspertizleri Yüksek Ressam / Restoratör BAYRAM KARŞİT tarafından yapılmıştır.
13. Online Müzayede 26 Eylül PAZAR günü saat 15:00'dan itibaren CANLI olarak devam edecektir. Her lotun ekranda kalma süresi 30 saniyedir. Lotlar sıra ile satışa çıkacak ve son 10 saniyede teklif gelmesi halinde her lot 20 saniye daha uzayacaktır.
Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 15 (on beş) iş günüdür, ödemelerde o günkü "TC Merkez Bankası" döviz kuru esas alınır. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir,aksi halde hukuki işlem başlatılır ve cezai şartlar uygulanır.
Sayın koleksiyoner ve sanatseverler, eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +905321715331no'lu telefondan bilgi alabilir, Hüsrev Gerede Caddesi no: 52/2 Teşvikiye'deki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.
ŞALCIZADE SEYYİD HASAN HÜSNÎ EFENDİ (ö.1864)
"Bil ki muhakkak Allah'dan başka ilâh yoktur" .Celi Sülüs İstif. Ketebeli. Hicri 1273 / Miladi 1856 tarihli. 53x50 cm.* Tezhibi, yazı kalitesi ve nadiriyeti ile müzelik bir eserdir.
Çerçeveli Ebat : 70 x 67 cm
"Levhanın alt kısmında "Hafız Râif beyefendi birâderimize yâdigâr-ı âcizânemdir. 8 Temmuz 1337 , Mehmed Bahaeddin" notu bulunmaktadır.
"Şalcı esnâfından İsmâ‘il Ağa’nın oğlu olarak İstanbul’da doğdu. Müderris ve Fâtih’deki Nakş-ı Dîl Vâlide Sultan Mektebi’nin hüsn-i hat muallimi Şalcızâde Seyyid Mehmed Reşîd Efendi’nin ağabeyidir. Ancak hayatına dâir hiçbir bilgiye ulaşılamamıştır. Hüsn-i hattı Kebecizâde Mehmed Vasfî Efendi'den meşkederek icâzet almıştır. Mekteblerde hüsn-i hat talimi ile meşgul olan erbâb-ı hattan olması muhtemeldir. "
MAHMUD CEMALEDDÎN EFENDİ (ö.1893)
"Allahü veliyyüt-tevfîk, ve hüve ni'mel Refîk" ("Muvaffakiyet Allah'tandır. O en iyi dost ve en iyi yardımcıdır"). Ketebeli. 46x60 cm. Hicri 1298 /M.1880 tarihli. *Yazı kalitesi ve kondüsyonu itibarı ile müzelik bir eserdir.
"Çukurcumalı olan Mahmud Cemâleddîn Efendi, ömrünü kitâbetle tüketmiş erbâb-ı hattan idi. Mahmud Celâleddîn Efendi’nin önde gelen tilmizlerinden olan Seyyid Mehmed Tâhir Efendi’den sülüs ve nesih meşketmiştir. Resmî kitâbetle meşgul iken vefât etmişse de, tarihi malûm değildir.
Ömrü boyunca Mahmud Celâleddîn üslûbuna bağlı kalan Mahmud Cemâleddîn Efendi’nin çok mağrûr olduğu ve Mustafa Râkım Efendi’nin yazdığı Nusretiyye Cami yazılarını beğenmediği için, “Bu yazıları silin, boğaz tokluğuna yeniden yazayım!” dediği mervîdir. " (Kaynak: ketebe.org)
MAHMUD CEMALEDDÎN EFENDİ (ö.1893)
Celi Sülüs İstif. Hicri 1299 / M.1882 tarihli.Ketebeli.42 x 60 cm. "Allah Celle Celaluhu , Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem, Ebubekir, Ali, Osman, Ömer, Hasan ,Hüseyin .(Allah hepsinden Razı Olsun)" yazmaktadır. *Kondüsyonu ve sanat kalitesi itibarı ile müzelik bir eserdir.
"Çukurcumalı olan Mahmud Cemâleddîn Efendi, ömrünü kitâbetle tüketmiş erbâb-ı hattan idi. Mahmud Celâleddîn Efendi’nin önde gelen tilmizlerinden olan Seyyid Mehmed Tâhir Efendi’den sülüs ve nesih meşketmiştir. Resmî kitâbetle meşgul iken vefât etmişse de, tarihi malûm değildir.
Ömrü boyunca Mahmud Celâleddîn üslûbuna bağlı kalan Mahmud Cemâleddîn Efendi’nin çok mağrûr olduğu ve Mustafa Râkım Efendi’nin yazdığı Nusretiyye Cami yazılarını beğenmediği için, “Bu yazıları silin, boğaz tokluğuna yeniden yazayım!” dediği mervîdir. " (Kaynak: ketebe.org)
KASIMPAŞALI HÜSNÜ
6 satır Celi Sülüs hat ile Yedi Uyuyanları metheden şiir yazılı. Ketebeli. Hicri 1348 / M.1929 tarihli. 47 x 39 cm. *Hattatın nadir çıkan yazılarından olup sanat kalitesi bakımından koleksiyonluk bir eserdir.
MEHMED ZEKİ DEDEEFENDİ(1812-1881)
Talik Kıta. Ketebeli. Gülistan-ı Sadiden kesitler yazılı. 46x35 cm. Sanat kalitesi ve nadiriyeti ile koleksiyonluk bir eserdir.
"İran tarzında ta’lik hattının son devrideki en önemli isimlerinden biri olan Mehmed Zekî Dedeefendi, Uğur Derman’ınn naklettiğine göre, hatt-ı ta’liki Sâhib-i Kalem nâmı ile ma’ruf Mirzâ Aka Afşâr’dan öğrenmiştir.
Osmân Gâzî Türbesi’nin tamirini takiben kapı balasına asılan Şâ’ir Nevres’in yazdığı tarihi ile Mısır Vâlisi Mehmed Alî Paşa’nın oğlu “Küçük” Mehmed Alî Paşa’nın H. 1277/M. 1860-1861 tarihli mezartaşı kitâbesi ve Senih Efendi’nin H. 10 Muhârrem 1278/M. 18 Temmuz 1861 tarihinde taşbasma basılan mersiyesinin yazısı Mehmed Zeki Dedeefendi’nin eser-i kalemidir. Ta’likle bir hayli Mesnevi-i Şerif istinsah etmiş olduğu menkul ise de, herhangi bir nüshasına tesadüf edilmemiştir. Yine ta’likle yazdığı Bayburdlu Zihnî’nin Hikâye-i Garibe adlı eseri İbnülemin’in nezdinde mahfuz iken, şimdilerde istanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. "
ABDÜLKADİR ŞÜKRÎ EFENDİ (ö.1807)
Nesih hat ile hadis-i şerifler yazılı. Ketebeli.Necmeddin Okyay ekspertizli , "Saray hattatı Abdülkadir Şükrü hattıdır.Necmeddin Okyay" yazılı . 31x27 cm. Yazı kalitesi, kondüsyonu ve nadiriyeti ile koleksiyonluk bir eserdir.
Ünlü Hattatın Müzayedelerde Satılan Bazı Eserleri:
1) Bali Müzayede / Hilye-i Şerife (47x28 cm) / 29.04.17 / Satış Fiyatı: 75.000 USD.
2)Antik A.Ş/ Hilye-i Şerife (69x47 cm) / 06.12.09/ Satış Fiyatı:45.000 USD
3) Nişantaşı Müzayede / Hilye-i şerife (42x26 cm)/ 22.05.13 / Satış Fiyatı: 37.000 USD
"Ayasofyalı Abdurrahmân Hilmî Efendi’nin tilmizlerinden olan Abdülkadir Şükrî Efendi, daha sonra Abdülkadir Hamdî Efendi’den yeniden sülüs ve nesih meşketmiştir. Hâfız Osman tarzındaki kudreti ile şöhret kazanınca hâcegân rütbesiyle saray-ı hümâyûn kâtiblerinden olmuş, daha sonraları Enderûn-ı Hümâyûn’da hüsn-i hat talimine memur edilmiştir. Bu esnada Sultan 3. Selim'e meşk hocalığı yaptığından eserlerine “hâce-i sultanî” ünvânı ile ketebe koymaya başlayan Abdülkadir Şükrî Efendi, onun emriyle Şehzâde Mustafa'ya da meşk vermiştir. “Hâce-i Sultanî” yanında eserlerine “Kâtibü’s-sarayü’s-sultanî” ve “Hâce-i Enderûn-ı Hümâyûn” ünvânlarıyla ketebe düşmüş olan Abdülkadir Şükrî Efendi H. 1221/M. 1806 senesinde vefât etmişse de, gömüldüğü yer belli değildir."
Prof. ALİ ALPARSLAN (1923-2006)
Talik Besmele.Ketebeli. 2001 Tarihli. Tezhib: Ömer ŞEN, imzalı, Hicri 1426/ Miladi 2006 tarihli. 32x72 cm. (Çerçeveli: 44x88 cm) Nadiriyeti, sanat kalitesi ve kondüsyonu ile koleksiyonluk bir eserdir.
YAHYA HİLMİ EFENDİ (1833-1907)
Sülüs Nesih kıta, imzalı, Hicri 1319 / Miladi 1901 tarihli, 33x40 cm. *Yazı kalitesi, nadiriyeti ve kondüsyonu itibarı ile müzelik bir eserdir.
"Sülüs Oklu Besmele altında: Ömer bin Hattab'a (ra) bir adam gelerek şöyle dedi: Sizin kitabınızda bir ayet var ki o bize inse idi biz o günü bayram ilan ederdik. Hangi ayet diye sordu Hz.Ömer. Adam: Bugün sizin dininizi tamamladım ve sizden din olarak İslam’ı kabul edeceğim ayeti, dedi. Hz.Ömer cevaben: Evet biz o ayetin indiği Arefe gününü bayram günü ve o ayetin indiği Arafat’ı kutsal yer olarak kabul ediyoruz “
"Yeniçeri esnâfından iken, ocağın lağvından sonra Bâyezid’de kâğıdçcılık yapmaya başlayan Ayntablı Dalkılıç Hacı Halîl Ağa’nın oğlu olarak H. 1249/M. 1833'te, ömrü boyunca ikamet edeceği İstanbul’un Süleymaniye semtindeki hânelerinde doğdu. Sıbyân mektebini bitirdikten sonra, henüz 15 yaşında olduğu hâlde Bâb-ı Ser-askerî’de Nizâmiye Jurnâl Kalemi’nin mülâzımlarından oldu. Bu arada Ahmed Hâzım Efendi’nin Bâyezid ve Sultan Ahmed camilerindeki derslerine devam ederek, H. 1281/M. 1864 senesinde icâzet aldı.
1848’de başladığı memuriyette ise senelerce hüsn-i hizmetten sonra H. 1293/M. 1876’da kalemin mümeyyizliğe ve nihâyet müdürlüğe kadar yükselen Yahya Hilmî Efendi, altmış seneye yakın hizmetten sonra 1907’de, görevinin başında iken edây-ı salât ettiği esnâda vücûduna isâbet eden inme nedeniyle görevden çekilmişdi ve aynı senenin 23 Kasım günü vefât etti. Süleymaniye Cami hazîresinde medfûndur.
Tedrîcen sâlise, sâniye ve ûlâ sınıf-ı sânîsi rütbelerini elde etmiş olan Yahya Hilmî Efendi’nin “orta boylu, vücûdu enli, sarıdan mübeddel beyaz sakallı, güzel yüzlü, müttekî, mü’eddeb, mütevazı ve dil-nevâz” bir zât olduğunu, kendisini tanımış olan İbnülemin Mahmud Kemal İnal nakletmektedir. "
Ünlü Hattatın Müzayedelerde Satılan Bazı Eserleri:
1) Portakal Sanat ve Kültür Evi / Hilye-i Şerife (70x50 cm) / 20.12.14 / Satış Fiyatı: 230.000 USD.
2)Antik A.Ş/ Hilye-i Şerife (58x40 cm) / 27.02.11 / Satış Fiyatı:173.000 USD
3) iSTANBUL ANTİK SANAT / Hilye-i şerife (59x42 cm)/30.11.13 / Satış Fiyatı: 151.000 USD
MEHMED TAHİR EFENDİ (ö.1845)
Celi Sülüs yazı ile 4 satır yatay levha. Ketebeli, 40x50 cm. Nadir bulunur, sanat değeri yüksek , müzelik bir eserdir.
"Gönül yıkmak harâb itmek gibidir Beyt-i Ma'mûr'ı
Velî yapmak hezârân Kâ'be bünyâd itmeden yeğdir
Kul itmek lûtf u ihsân ile kendüye bir âzâdı
Efendim nice yüzbin bende âzâd itmeden yeğdir"
"Seyyid Ahmed Efendi'nin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Tahsîli ve Mahmud Celâleddîn Efendi’ye ne zaman bağlandığı ve icâzet aldığı hakkında bir bilgi yoktur. Hâkkâkzâde hattı ile muhârrer Tezkîre-i Hattâtîn’de beyân edildiği üzere “celî yazıda üstâdına fâ’ik” olduğundan, şehzâdelik zamanında Sultan Abdülmecîd’e hüsn-i hat dersleri vermiş ve cülûsundan sonra da “mu‘allim-i hatt-ı sultânî” ünvânını elde ettiği gibi, Nur-ı Osmaniye Cami’nin hitabet hizmetine tayin edilmiştir. Bu hal üzere iken H. 1262/M. 1846'da vefat ederek, Eyüp’te, Kırkmerdiven mevki’nde Hâkim Kutbeddîn Mektebi civârına defnedilmiştir. Ancak bugün mezartaşı mevcut değildir.
MEHMED TAHİR EFENDİ (ö.1845)
Celi Sülüs Levha. Ketebeli. 34x41 cm. Hud Suresi 88.ayet yazılı. "Başarım Ancak Allahtandır. Ona Güvenir Ona Yönelirim." Nadir bulunur, sanat değeri yüksek , müzelik bir eserdir.
"Seyyid Ahmed Efendi'nin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Tahsîli ve Mahmud Celâleddîn Efendi’ye ne zaman bağlandığı ve icâzet aldığı hakkında bir bilgi yoktur. Hâkkâkzâde hattı ile muhârrer Tezkîre-i Hattâtîn’de beyân edildiği üzere “celî yazıda üstâdına fâ’ik” olduğundan, şehzâdelik zamanında Sultan Abdülmecîd’e hüsn-i hat dersleri vermiş ve cülûsundan sonra da “mu‘allim-i hatt-ı sultânî” ünvânını elde ettiği gibi, Nur-ı Osmaniye Cami’nin hitabet hizmetine tayin edilmiştir. Bu hal üzere iken H. 1262/M. 1846'da vefat ederek, Eyüp’te, Kırkmerdiven mevki’nde Hâkim Kutbeddîn Mektebi civârına defnedilmiştir. Ancak bugün mezartaşı mevcut değildir.
NECMEDDİN OKYAY (1883-1976)
Ketebeli. Hicri 1321 (m.1903) tarihli, 25x25 cm. Tezhib: Kernen Acem imzalı, hicri 1362 tarihli.
Aharlı kağıt üzerine is mürekkebi ile altı satır talik hatla kaleme alınmış eserde İsmail Efendi isimli bir zatın oğlu Kazım'ın doğumuna tarih düşürülmüştür. Manzumenin şairi ve tarihi düşüren kişinin Necmeddin Okyay olması kuvvetle muhtemeldir. Koltukları klasik üslupla tezyinatlıdır. Cetvelleri altınla çekilmiştir. Pervazları battal ebrusudur.
İMÂD EL-HASENÎ (1553-1616)
Talik Kıta, 33x21 cm, imzalı. "Ebu Said El-Hayr Rubai'si yazılı" NOT: Eser dünyaca ünlü Sotheby's "Islamic Art" Müzayede'sinden alınmış olup yazı kalitesi, kondüsyonu ve nadiriyeti ile müzelik bir eserdir.
"Kaynaklarda, kendisi gibi usta bir hattat olan Ali Rızâ-yi Abbâsî’nin etkisiyle şahın İmâd’dan giderek uzaklaştığı, geceleri yazı yazarken elinde şamdan tutarak Ali Rızâ’ya yardımcı olmasının İmâd’ı gücendirdiği nakledilmektedir. Bu dönemde yazdığı şiirlerle şaha ve etrafındakilere serzenişte bulunan İmâd’ın zamanla şahla arası açıldı. Şahın İmâd’dan Şâhnâme’yi istinsah etmesini istediği, İmâd’ın bu emre karşı lâkayt davranmasının şahı rencide ettiği de rivayet edilmektedir. Uzunca bir süre devam eden bu sürtüşmeler nihayet İmâd’ın öldürülmesiyle son buldu.
İmâd’ın cenazesi şahın emriyle yapılan büyük bir törenle kaldırıldı. Ölümü İran, Hint ve Osmanlı ülkesinde üzüntüye sebep oldu. Bâbürlü Hükümdarı Cihangir’in, İmâd’ın katli münasebetiyle tertip ettiği dinî bir toplantıda, “Eğer İmâd’ı bana diri olarak verselerdi ağırlığınca mücevher verirdim” dediği rivayet edilir.
İmâd yazılarında önceleri Mîr Ali Herevî’yi taklit etti. Onu taklit ederek yazdığı, halen Tahran’da Kitâbhâne-i Saltanatî’de bulunan Münâcât-ı Emîrü’l-Mü’minîn Alî İbn Ebî-Tâlib adlı eser bu tesiri açık şekilde ortaya koymaktadır. Tebriz’e gittikten sonra Baba Şah’ın kıtalarından istifade ederek sanatını ilerleten İmâd, 1014 (1605) yılından itibaren Mîr Ali Herevî’nin yazılarındaki istikrar ve sağlamlıkla Baba Şah’ın yazılarındaki tatlılık ve yumuşaklığı birleştirip kendi üslûbunu ortaya koydu.
İmâd’dan sonra hiçbir hattat onun harflerin en, boy, çanak, küp, keşîde ve bağlantılarında, satır anlayışında ortaya koyduğu kurallara yeni bir şey ilâve edememiştir. Kaçarlar’dan Nâsırüddin Şah zamanında yaşamış olan Muhammed Rızâ Kelhûr keşîdeleri kısaltmak, dal, râ ve “vav”ları küçük ve harflerin gövdelerini kalın yazmak suretiyle bir değişiklik yapmış ve bu değişiklik bir yenilik gibi görülmüşse de bu üslûp yaygın kabul görmemiştir. Bugün bazıları bu üslûbu celî nesta‘likte kullanmakla beraber genellikle İran’da İmâd’ın üslûbu tercih edilmektedir." (Ali Alparslan / Diyanet İslam Ansiklopedisi, 22, s. 171)
MEHMED VASFİ EFENDİ
Tarih: Hicri 1289 / Miladi 1872. Ketebeli. Celî Sülüs hat ile şiir yazılıdır. 34x45 cm. Orijinal çerçevesi içerisinde. *Muhteşem güzellikte yazısı, yezhibi ve kondüsyonu ile koleksiyonluk bir eserdir. Çerçeveli Ebat: 48x59 cm
"Alem kaldırsa bir yerde kaçan sultân-ı Bismillâh
Olur lâhûtiyân ârâyîş-i dîvân-ı Bismillâh
Sırât-ı Müstakîm'i anla hatt-ı istivâsından
Varır Allâh'a toğrı menhec-i âsân-ı Bismillâh"
MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)
Sülüs Nesih Hadis-i Şerif yazılı. Hicri 1367 / m.1947 tarihli. İmzalı. 32x43 cm (Hicri 1362 tarihli Mehmed Nuri Efendi hattından naklen yazılı). Meşhur hattatın sanat değeri yüksek, yazı kalitesi ve kondüsyon bakımından koleksiyonluk bir eseridir.
"Lokmayı küçük alıp çok çiğnemek sünnettendir."
"Resulullah sav şöyle buyurdular: Müminin ferasetinden çekinin çünkü o Allah'ın nuru ile bakar."
"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”
Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...
Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.
Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."
MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)
Sülüs Nesih Kıta. İmzalı. 35 x 40 cm. Hicri 1367 / m. 1947 tarihli. "Rabbi Yessir Duası ve Hurufat Meşki" yazılı. Meşhur hattatın sanat değeri yüksek, yazı kalitesi ve kondüsyon bakımından koleksiyonluk bir eseridir.
"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”
Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...
Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.
Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."
ŞEYHZADE MEHMED ESAD EL-NAKİB
Talik Kıta. İmzalı. Hicri 1262 / M.1845 tarihli. 36 x 42 cm. Hocası : Mehmed Aziz. Orijinal dönem tezhibi ve yazı kalitesi ile koleksiyonluk bir eserdir."Ey Genç, her zaman mütevazı ol, Çamurdan yaratılan birinin kibirlenmesine gerek yok!.. Zeki İnsanın durumu böyle olmalıdır."
Çerçeveli Ebat: 48x54 cm
CELİ TALİK ZERENDUT LEVHA (19.yüzyıl)
"Mehmed Esad Yesari" ketebeli. 27x72 cm. "Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla". Siyah zemin üzerine zerendud tekniği tatbik edili. Cetvelleri altınla çekilmiş eserin dış pervazı bahar çiçekleriyle süslenmiştir.Eser,ünlü hattatın eserinden naklen yazılmıştır. 19.yüzyıl.
BAŞKENCİZADE (İcazetname)
Sülüs Nesih İcazetname. İcazet alan: Başkencizade Tasdik Eden: Seyyid Mehmed Yazıcızade. Hicri 1191 / Miladi 1777 tarihli. 13x19 cm. Ebu Hureyre'den rivayetle hadis-i şerifler yazılı.
ALİ TOY (d.1960)
Celi Divani Allah yazılı. Ketebeli. Hicri 1427/Miladi 2006 tarihli.33x28 cm. Muhteşem tezhibi ve sanat kalitesi ile koleksiyonluk bir eserdir.
"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.
Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.
2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."
ALİ TOY (d.1960)
"Edeb Ya Hu". İmzalı. 2006 tarihli. 30 x 70 cm.
(Çerçeveli Ebat: 38x78 cm)
"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.
Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.
2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."
ALİ TOY (d.1960)
Tuğra formunda "Besmele". İmzalı. Hicri 1418/ Miladi 1997 tarihli. 60x72 cm. ( Çerçeveli: 75 x87 cm) Tezhib: "Emine" imzalı, Hicri 1428/ M.2007 tarihli. Eski dönem. Kondüsyonu, nadiriyeti ve yazı kalitesi itibarı ile koleksiyonluk bir eserdir.
"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.
Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.
2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."
AHMED HIFZİ EFENDİ (ö.1767)
Sülüs Nesih Kıta. Ketebeli. Hicri 1171 / Miladi 1757 tarihli. 19x30 cm. Meşhur hattatın yazı kalitesi yüksek , nadir , koleksiyonluk bir eseridir.
"Hz. Ömer’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber ve ashabı bir gazve dönüşünde şöyle bir olaya şahit olmuşlardır: Allah Resûlü’nün huzuruna bir gazvenin ardından bir grup esir getirilmişti. Bu esirler arasında bir de kadın vardı. Bu kadıncağız, telaşla diğer esirler arasında kaybettiği yavrusunu aramaktaydı. Derken kendi çocuğunu buldu ve onu kucaklayıp göğsüne bastırdıktan sonra emzirmeye başladı. Bu tablo karşısında Allah Resûlü, yanında bulunanlara “Bu kadının çocuğunu ateşe atacağına inanır mısınız?” şeklinde bir soru yöneltti.
Oradakiler, ‘Hayır!’ cevabını verdi. Bunun üzerine Rahmet Peygamberi, Rabbimizin kullarına olan rahmetinin genişliğini anlatmak için O’nun kullarına olan rahmetiyle annenin yavrusuna olan rahmetini şöyle bir benzetmeyle dile getirdi: “Bilin ki, Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkat ve merhametinden daha fazladır.”
"Türk hat san‘atında daha ziyâde İsmail Zühdi Efendi'nin hocası olarak iştihâr etmiş olan Ahmed Hıfzî Efendi’nin terceme-i hâline dâ’ir ma’lûmâtımız mahdûddur. Moralı Mehmed Efendi’nin oğlu olduğu bilinmekteyse de, doğum yeri ve tarihi hakkında bir bilgi yoktur. Muhtemelen Mora’da dünyaya gelmiş ve ibtida’î tahsîlini memleketinde ikmâl eylemiş idi.
Daha sonra medrese tahsîli için İstanbul’a gittiği, bu eyyâmda hüsn-i hatta heves ederek evvelâ Hasırcılar İmâmı Mustafa Efendi’den ve bilâhare Eğrikapılı Mehmed Rasim Efendi'den sülüs ve nesih meşkedib icâzet aldığı bilinmektedir. Hüsn-i hattaki fevkalade kabiliyeti ile hocasının üslûbuna hakkıyla vâkıf olduğundan, teveccühüne de nâ’il olan Ahmed Hıfzî Efendi, son zamanlarında, hocasının bazı öğrencilerine yazı meşketmekle dahi görevlendirilmişti.
Günümüze intikal edebilen âsârından, aklâm-ı sittede Eğrikapılı Mehmed Râsim Efendi’nin teveccühüne bî-hakkın lâyık olduğunu ispât eyleyen Ahmed Hıfzî Efendi’nin, en azından bir mektebin hüsn-i hat mu’allimliğini der-uhde ettiği muhakkak olmakla beraber, kaynaklarda buna ilişkin bir bilgi, ne yazıkki mukayyed değildir.
Her halde mâ’işetini hüsn-i hattan çıkaran erbâb-ı ma’ariften olup Türk hattatları meyânında kudretli bir mevki elde etmiş olduğu anlaşılan Ahmed Hıfzî Efendi, H. 20 Rebi’ü’l-ahir 1181/M. 15 Eylül 1767 tarihindeki vefâtını takiben Eğrikapı’da hocasının yanına defnedilmiş ve ömrü boyunca meclisinden ayrılmadığı Mehmed Râsim Efendi’ye âhirette de eşlik etme şerefine nâ’il olmuştur.
Bir hayli tilmizi olduğu nakledilen Ahmed Hıfzî Efendi’nin en meşhur öğrencileri, Mustafa Râkım Efendi’nin ağabeyi İsmâ‘il Zühdî Efendi ile Eğrikapılı Mehmed Râsim Efendi’den intikal eden şâkirdân zümresinden olan Abdülkadir Hamdî Efendi’dir. Bunların hâricinde Rûznâmeci Süleyman Hikmetî Efendi, Mehmed Emîn Efendi ve Kadı Müfid Efendi’nin de ondan mücâz olduğu bilinmektedir. " (Kaynak: İsmail Orman makalesinden alıntıdır.)
ÇAVUŞZADE SEYYİD ALİ EFENDİ (ö.1728)
Sülüs Nesih Kıta. Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifler yazılı. 32x40 cm. Ketebeli. Hicri 1119 / Miladi 1707 tarihli.Ayet: "Başarı Allah'tandır ve O en iyi dosttur" . Tezhib: Mediha Albayrak. Nadiriyeti, yazı kalitesi ve yüksek kondüsyonu ile müzelik bir eserdir.
Ayet: "Başarı Allah'tandır ve O en iyi dosttur" .
Altta nesih satırlarda hadis-i şerif yazılı.
"Birinin şerrinden sakınmak için Allahın adı ile sakının. Bir şey isteyince Allahtan isteyin. O size istediğinizi nasip eder. Sizi biri davet ederse icabet edin."
"Nakîbü'l-eşrâf baş-çavuşu Seyyid Ebûbekir Ağa'nın oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Bu münâsebetle "Çavuşzâde" lâkabı ile tanındı. İsmini Ayasofya Cami’nin kürsü şeyhlerinden Abdülahâd Nurî Efendi koyduğu söylenir. Sülüs ve nesihi Büyük Derviş Alî'den meşkederek icâzet aldı. Eğitimini tamamladıktan sonra Dârü’s-sa’ade Ağası Mehmed Ağa'nın Sultânselîm civârında yaptırdığı caminin müezzini olup senelerce hizmetten sonra ser-müezzinliğe terfi etti. Son yıllarında elden ayaktan düşüp geçimini sağlayamaz hâle gelince, ömrü boyunca toplamış olduğu yazıları Kapudân-ı Deryâ Kaymak Mustafa Paşa'ya hediye etmiş, onun himâyesi sayesinde huzur ve rafaha kavuşmuştur. H. 1140/M. 1728 yılında vefât etmiş ve Edirnekapı'daki Emir Buhârî Tekkesi civârına defnedilmiştir. " (Kaynak: ketebe.org)
MEHMED SAİD EFENDİ(ö.1920)
Zerendut Levha. "Bütün nimetlerine hamdolsun" İmzalı, ,Hicri 1277/Miladi 1861 tarihli.25x48 cm. (Çerçeveli: 33 x 56 cm) Dönemine ait orijinal tezhibi, çerçevesi ve sanat değeri ile koleksiyonluk bir eserdir.
ALİ ULVİ EFENDİ (ö.1873)
Celi Sülüs Levha.Ketebeli, 52x84 cm, "Allah her işinizde yardımcınızdır". 19.yüzyıl. (Çerçeveli : 67x99 cm)
ÇIRÇIRLI ALİ (Ö.1902)
Celi Sülüs İstif, imzalı, "Allah'ı hamd ederek O'nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim, yüce azamet sahibi Allah'ı tenzih ederim" Ebat: 25*45 cm. Meşhur hattatın yazı kalitesi yüksek, mükemmel kondüsyonda ve müzelik bir eseridir.
"Subhanallahi ve Bihamdihi Subhanallahil Azim" yazılı.
"Hüsn-i hattı Şefîk Bey’den meşketmiş ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den de istifade ile celi sülüste zamanın önde gelenlei aasına girmiştir. Bilhassa oluşturduğu terkib ve tertiblerle dikkati çeken Çırçırlı Alî Efendi’nin “Rabbiyessir” istifini gören Kazasker Efendi’nin, hocası nezdinde onu övüp takdir ettiği dahi nakledilmektedir.
Öte yandan onunla anlaşamayan Sâmî Efendi dahi, hüsn-i hattaki kudretini itiraf etmekten çekinmemiş, bir gün çırağı Hatib Ömer Vasfî Efendi ile birlikte Saraçhâne’deki cami’in önünden geçerken, kapı üzerindeki yazısını işaret ederek: “Herif ustadır. Hele şu yazıya bak. Sakın bir şeyine itiraz etme. O, senin gibi ikide bir yalayub yazanlardan değildir.” demiştir. " (Kaynak: ketebe.org )
MEHMED VEHBİ EFENDİ (1881-1953)
Nesih hat ile korunma duaları yazılı. 35 x 32 cm. Ketebeli. Etrafı dönem ebrusu ile bezeli. *Hattatımız, Osman Nuri, Sami Efendi ve Hulusi Yazgan'ın talebesidir. (Çerçeveli: 45x42 cm)
ALİ TOY (d.1960)
Makili- Küfi Hat ile "BESMELE" yazılı,imzalı, 2008 tarihli, 110x60 cm.
1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.
Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.
2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."
ALİ TOY (d.1960)
Modern Hat ile "BESMELE" yazılı,imzalı, 2008 tarihli, 50x110 cm.
ALİ TOY (d.1960)
Makili-Küfi Hat ile" MAŞAALLAH" yazılı, imzalı, 2009 tarihli, 70x70 cm.
ŞÜKRİYE HANIM
Sülüs Nesih İcazetname. H.1340/1921 tarihli. İcazeti Alan: Şükriye Hanım. İcazeti veren: Aziz Er-Rufai. Tasdik eden: Cemaleddin Efendi. "Ümmetimin hayırlıları hafızlardır". 28 x 28 cm. Kenar süslemeleri Süheyl Ünver imzalı, h.1340/m.1921 tarihli.
Nadir çıkan Osmanlı dönemi kadın hattat icazetlerinden olması ve sanat kalitesi ile müzelik bir eserdir.
HASAN SIRRI EFENDİ (1836-1907)
Kufi Levha, "Allah'ın yardımı üzerine olsun" yazılı, imzalı, 28x40 cm.
"Süleymâniye müderrislerinden Beypazarlı Mehmed Emîn Efendi’nin oğlu olup H. 1252/M. 1836-1837 yılında Yeniköy’de doğdu. Oradaki ibtidâî mektebde okurken Kur’an’ı hıfzetdi. Yine oradaki Ra’ufî Dergâhı şeyhi Mehmed Emîn Efendi’den yazı meşkederek icâzet aldı. Musikî dersleri aldığı Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den istifâde ile hüsn-i hatta maharet kazandı.
Eğitimini tamamladıktan sonra Ahkâm-ı Adliyye Nezâreti kâtiblerinden olarak senelerce devam etti. Daha sonra Meclis-i Ticâret İcrâ Dairesi’ne nakledildi ve icrâ memurluğuna kadar yükseldi. Sağlık sorunları nedeniyle emekliye sevkedildikten birkaç sene sonra 1325 yılının Şa’bân(Eylül-1907) ayında vefât etti. Rumelihisarı Kabristanı’nda medfun bulunan annesinin ve kızının yanına defnolundu. Naaşı daha sonra Yenikapı Mevlevîhânesi kabristanına nakledilmiştir.
Prof. FEVZİ GÜNÜÇ (1956-2013)
Celi Sülüs İstif. İmzalı, "Gel Keyfim Gel", Hicri 1427/Miladi 2006 tarihli, 66x88 cm. Ünlü hattatın dev ebatlı, sanat kalitesi yüksek , koleksiyonluk eserlerindendir. Tezhip: Mediha Albayrak, imzalı, 2019 tarihli.
"1956 yılında Konya’da doğdu. Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nden 1979 yılında mezun olduktan sonra Mevlana Müzesi’nde asistanlık yapmaya başladı. 1982 yılında Hüseyin Kutlu’dan sülüs ve nesih yazılarını meşke başladıktan bir müddet sonra fahri olarak Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde hat dersleri vermeye başladı.
1986’da müzeden ayrılarak Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde hüsn-i hat okutmanı olarak çalışmaya başladı. 1987 yılında yüksek lisans eğitimini, 1991 yılında da “XV.-XX. YY. Arasında Osmanlı Dini Mimarisinde Celi Sülüs Hat Uygulama ve Teknikleri” adlı teziyle doktorasını tamamladı.
1993’te Hüseyin Kutlu’dan sülüs ve nesihten icazet aldı. Aynı sene yardımcı doçent, 2002 yılında doçent oldu. 2003-2005 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin dekanlığına vekalet etti. 2005 yılında Güzel Sanatlar Fakültesi GTES bölüm başkanlığına getirildi. 2007 yılında da profesör unvanını aldıktan sonra Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı’na tayin edildi. Her iki görev de uhdesinde iken 22 Nisan 2013 tarihinde vefat etti.
FERHAT KURLU
Celi Sülüs Beyit . H. 1422/m.2001 tarihli. İmzalı, 33x52 cm. "Adli fâruki ile pertev-i feşânısın Yâ Ömer / İlm-i sübhân nâss-ı furkân mahz-ı şânsın Yâ Ömer" Tezhib: Fulya Saatçioğlu imzalı ,2002. Çerçeveli Ebat: 45x64 cm
ALDIĞI ÖDÜLLER
1- IRCICA 5.milletlerarası hat yarışması celi-sülüs 1.lik ödülü.
2- IRCICA 6. milletler arası hat yarışması sülüs 1. mansiyon.
3- Antik aş. Hilye-i şerife hat yarışması celi-sülüs, sülüs, nesih 1.lik. Ödülü
4-Kültür Bakanlığı 13. devlet hat yarışması başarı ödülü.
5- Albarakatürk Özel Finans Kurumu hat yarışması celi-sülüs 1.lik ödülü.
6-Albarakatürk özel finans kurumu hat yarışması sülüs 1.lik ödülü.
7-Caizetül-bürdeh hat yarışması(UAE) 2.lik ödülü.(Bu yarışmda birincilik ödülü verilmemiştşr.)
8-Şarika emirliği hat buluşması celi-sülüs birincilik ödülü.(nisan 2008)
9-IRCICA 8.milletler arası hat yarışması celi-talik mansiyon ödülü
10-Cezayir milletler arası hat buluşması 2.lik ödülü (Haziran2010)
11-16.Devlet süsleme sanatları müsabakası hüsn-ü hat başarı ödülü.(Mayıs 2011)
CEVAD HURAN
Celi Divani Besmele, Hicri 1427/ m.2006 tarihli, imzalı, 85 x 93 cm , Tezhib: Beyza Tuna, imzalı.
"1977’de İran’da doğdu.1998-2002’de İran’da hattat Hakim GANNAM’ın yanında Sülüs çalışmalarına başladı.Daha sonra Hattat Mehmed ÖZÇAY’ın yanında hat çalışmak üzere Istanbul’a geldi.Sülüs meşklerini bir yılda tamamladı ve Hattat Muhammed ÖZÇAY’ın yanında Celi Sülüs eğitimi görmeye devam etti.2005 Kasım ayında İRCİCA’da yapılan İcazet töreninde Hattat Mehmed ÖZÇAY’dan Sülüs icazetini aldı.Halen İstanbul’da hat çalışmalarına devam etmektedir.
ÖDÜLLER:
1-2004 İstanbul 6.Uluslararası hat yarışması Sülüs dalında 1.’lik ödülü.
2-2004 İstanbul 6.Uluslararası hat yarışması Celi Sülüs dalında 1.’lik ödülü.
3-2005 Antik A.Ş Hilye-i Şerife yarışması Celi-Sülüs,Sülüs-Nesih dalında 1.’lik ödülü.
4-2005 Albaraka Türk Uluslar arası hat yarışması özel ödülü.
5-2005 Albaraka Türk Uluslar arası hat yarışması Sülüs dalında 2.’lik ödülü.
6-2012 İstanbul Uluslar arası 1. Hilye-i Şerife yarışması özel ödülü.
7-2015 İstanbul Uluslar arası 2. Hilye-i Şerife yarışması özel ödülü."
MERYEM NEVRUZİ
Muhakkak Hat ile "Muhammed Nebi ve Rasul" yazılı, 78x55 cm, imzalı, Hicri 1436 / Miladi 2015 tarihli, Tezhib: Yusufiniya, imzalı. *Sanatçı, 2021 yılında yapılan Albaraka Türk Uluslararası Hat Yarışması Sülüs Dalında birincilik ödülünün sahibi olmuştur.
" 1986 yılında İran'da doğdu. Üniversite tahsilini Kerec Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Dizayn Bölümünde yaptı. Sülüs hattında icazetini Hasan Çelebi ve Davut Bektaş hocadan aldı. Hafız Osman adına düzenlenen 10.uluslararası hat yarışmasında sülüs yazı dalında ikincilik ödülünü kazandı. İran'da bir çok yarışmada ödül aldı. 2010 yılında görsel sanatlar dalında yılın genç sanatçısı seçildi. Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Fas, Malezya, İspanya ve Fransa da çeşitli sergilere katıldı. Çalışmalarına İstanbul'da devam etmektedir. "
CELİ TALİK HAT LEVHA (19.yy)
Celi Talik Levha. Kemal bin Vehbi Paşa tarafından yazılmış şiir yazılı. Hicri 1279/ Miladi 1862 tarihli, imzalı, 68x59 cm.(Çerçeveli: 82x71 cm)
Prof. FEVZİ GÜNÜÇ (1956-2013)
Celi Sülüs İstif "Ondan başka ilah yoktur." , Hicri 1427/ Miladi 2006 tarihli, Tezhib: Fulya SAATÇİOĞLU, 70X60 cm.
"1956 yılında Konya’da doğdu. Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nden 1979 yılında mezun olduktan sonra Mevlana Müzesi’nde asistanlık yapmaya başladı. 1982 yılında Hüseyin Kutlu’dan sülüs ve nesih yazılarını meşke başladıktan bir müddet sonra fahri olarak Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde hat dersleri vermeye başladı.
1986’da müzeden ayrılarak Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde hüsn-i hat okutmanı olarak çalışmaya başladı. 1987 yılında yüksek lisans eğitimini, 1991 yılında da “XV.-XX. YY. Arasında Osmanlı Dini Mimarisinde Celi Sülüs Hat Uygulama ve Teknikleri” adlı teziyle doktorasını tamamladı.
1993’te Hüseyin Kutlu’dan sülüs ve nesihten icazet aldı. Aynı sene yardımcı doçent, 2002 yılında doçent oldu. 2003-2005 yılları arasında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin dekanlığına vekalet etti. 2005 yılında Güzel Sanatlar Fakültesi GTES bölüm başkanlığına getirildi. 2007 yılında da profesör unvanını aldıktan sonra Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanlığı’na tayin edildi. Her iki görev de uhdesinde iken 22 Nisan 2013 tarihinde vefat etti.
ŞAMLI VELİYÜDDİN EFENDİ (19.yy)
"Ey Mağlup Edilemeyen Tek Galip Allahım". 24x30 cm. Sülüs Nesih Kıta. Devamında Hz.Ali (ra)' den hikmetli sözler yazılı. Kenarları iki ebru ile çerçevelenmiş, altın cetvel çekili hat levha. 19.yüzyıl başları.
AHMED EL-ÖMERİ
Celi Sülüs yazı ile "Allah ile Beraber Olun" ayeti ve Nesih yazıyla Esmaül Hüsna'dan isimler yazılı. Ketebeli. H.1442 tarihli. 70 x 92 cm. (Çerçeveli Ebat: 85x107 cm)
AHMET BURSALI
Sülüs yazıyla "El-Hayy Celle Celaluhu" yazılı. Ketebeli. 30 x 25 cm. Tezhib: "Faruk Hüseyinzade", imzalı.
Çerçeveli Ebat: 55x50cm.
MUSTAFA BEKİR PEKTEN (1912-1994)
Celi Sülüs "Allah Muhammed" yazılı, hicri 1401/ m.1980 tarihli, imzalı, 57x57 cm. ( Çerçeveli : 73x73 cm)
Kayseri Beyi’nin sancakdârlarından olan dedesine nisbetle “Sancakdâroğlu” künyesiyle tanınan tüccârdan Mehmed Efendi ile Emine Hanım’ın oğlu olarak H. 1331/M. 1913 yılında İstanbul, Sirkeci’de doğdu. (Ağustos ayında doğmuştur) Âşiyan Mekteb-i İbtidâ’îsi’nde başladığı eğitimine, daha sonra Reşid Paşa İlkokulu’nda devam etti. Ancak babasının isteği ile 1926 yılında beşinci sınıfta iken öğrenimini bıraktı. Bir müddet babasının mâ’iyetinde ticâret, oto radyatör tamirciliği ve yedek parça işi ile uğraştı. Babasının vefâtından sonra işlerini devralarak, nakliyecilik ve kereste ihrâcâtı ile meşgul oldu. Emekli olup işlerini tasfiye ettikten sonra kendisini tümüyle yazıya hasredip bu hâl üzere iken 1994 yılında vefât etti. "
AHMED CEMAL EFENDİ
İcaze hattıyla yazılmış Kuran-ı Kerim Hatim Duası. Ketebeli. 19x13 cm. Hicri 1349 / m.1930 tarihli.
AHMED ŞÜKRÎ EFENDİ ( 19.yy)
Sülüs Nesih yazıyla tesbihat. Ketebeli. 18x16 cm. 19.yüzyıl sonları. Bakkal Arif Efendi talebesidir.
"Ahmed Şükri Efendi hüngar çavuşlarındandır.Terceme-i hali ve vefat tarihi malum olmayan hattatımızın bilinen eserlerinden güzel yazdığı anlaşılmaktadır.Çok nadir çıkan kıtalarından birinin ketebesinde Bakkal Arif'in talebesi olduğunu belirtmektedir."
SAİD ABUZEROĞLU (d.1980)
Sülüs "Allah Celle Celaluhu" yazılı, imzalı, Hicri 1426 / Miladi 2006 tarihli, Tezhib:" Rümeysa Şentürk" imzalı. 35x35 cm (Çerçeveli 45x45 cm)
GÜRKAN PEHLİVAN (d.1970)
"Muhammed Aleyhisselam" yazılı, imzalı, Hicri 1429 / Miladi 2008 tarihli, Tezhib: Emine, imzalı. 35x35 cm. (Çerçeveli: 45x45 cm)
SAİD ABUZEROĞLU (D.1980)
Sülüs Nesih Kıta. "Ayet'el Kürsi" yazılı. Ketebeli. 26x38 cm. (Çerçeveli: 35x47 cm)
Prof. BİLAL SEZER (d.1969)
Celi Sülüs İstif,"Başarı Allah'tandır" yazılı. Ketebeli, Hicri 1421 / M.2000 tarihli, 36x42 cm.
MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)
Talik Levha. Ketebeli. Osmanlıca Peygamber'i övücü şiir yazılı. Hicri 1362 / Miladi 1943, 41x35 cm. (Çerçeveli: 56x50 cm)
"Hikmet-amuz idi evra-ı Rasul
Kabil vasf değildir sıfatı
Kuvvet-i bâsıra-i Mustafavî
Gece gündüz gibi olurdu kavî
Kendi nefsü içün ol pak-neseb"
"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni pKaramürsel sepeti mi sandın?”
Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...
Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.
Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."