14. Online Müzayede'de yer alan tüm eserler kurumumuz güvencesinde olup, resim ekspertizleri Yüksek Ressam / Restoratör BAYRAM KARŞİT tarafından yapılmıştır.
14. Online Müzayede 21 Kasım PAZAR günü saat 13:00'dan itibaren CANLI olarak devam edecektir. Her lotun ekranda kalma süresi 30 saniyedir. Lotlar sıra ile satışa çıkacak ve son 10 saniyede teklif gelmesi halinde her lot 20 saniye daha uzayacaktır.
Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 15 (on beş) iş günüdür, Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir,aksi halde hukuki işlem başlatılır ve cezai şartlar uygulanır.
Sayın koleksiyoner ve sanatseverler, eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +905321715331 numaralı telefondan bilgi alabilir, Hüsrev Gerede Caddesi no: 52/2 Teşvikiye'deki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.
LÜTFÜ GÜNAY (1924-2020)
"Çanakkale". İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 2004 tarihli. 35 x 50 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
NURİ YAKUBOĞLU
İstanbul. İmzalı. 50 x 70 cm. 2007 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.
Share
Ask a question
Ask a question
NURİ YAKUBOĞLU
İstanbul. İmzalı. 50 x 65 cm. 2006 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.
Share
Ask a question
Ask a question
AYHAN TÜRKER
"Kurbağalıdere". İmzalı.Tuval üzeri yağlıboya. 2006 tarihli. 40 x 50 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
BAYRAM GÜMÜŞ
"Göksu". Tuval üzeri yağlıboya. 2007 tarihli. 50 x 90 cm. İmzalı.
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
NİMETULLAH GERASİM (1904-1986)
"Figürlü Peyzaj". İmzalı. 1949 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya. 50 x 68 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
ALİ RIZA BEYAZIT (1883-1963)
"Boğaz". İmzalı.Duralit üzeri yağlıboya. 30 x 21 cm.
"Eyüp Sultan Veteriner ve Eczacı Askeri Rüştiyesi’ni, daha sonra Kuleli Askeri Lisesi ve Harbiye’yi bitirdi ve 1907’de teğmen olarak askeri yaşamına başladı. Asker kökenli ressamlarımızdan biri olan sanatçı, Harp Okulu’ndayken dönemin önemli ressamlarından olan Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa'dan resim dersi aldı. Çocukluğundan beri bu sanata yeteneği olan ressamın eserlerinde Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa’nın etkileri görülür.
Tabiattan aldığı konuları kendi görüş ve sezişleriyle tuvallerine aktaran sanatçı için peyzaj ustası demek hiç de yanlış olmaz. 1963 yılında ölen ressamımızın eserleri pek çok özel koleksiyonlarda yer almaktadır."
Share
Ask a question
Ask a question
AŞOD ZORYAN (1905-1970)
"Rıhtımda Takalar. İmzalı(Kazıma tekniği). 27 x 29 cm. Tuval üzeri yağlıboya( ahşaba marufle). Orijinal çerçeveli.
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
ORYANTALİST EKOL (XIX)
"Eski İstanbul". 64x84 cm. ( Çerçeveli: 80x100 cm) Tuval üzeri yağlıboya (duralite marufle). 19.yy sonları.
Share
Ask a question
Ask a question
İSMAİL ALTINOK (1920-2002)
"Kahve İçi". İmzalı. 1950 tarihli. Ahşap üzeri yağlıboya. 63 x 49 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
FAHRİ SÜMER (d.1942)
"Balıkçılar". İmzalı. 2007 tarihli. 86 x 116 cm. Tuval üzeri yağlıboya.
Share
Ask a question
Ask a question
NİHAT TANDOĞAN (1930-2011)
Peyzaj. Duralit üzerine yağlıboya. 30 x 40 cm. 1993 tarihli. İmzalı.
Share
Ask a question
Ask a question
KAYIHAN KESKİNOK (1923-2015)
Natürmort. İmzalı Tuval üzeri yağlıboya.1994 tarihli. 50 x 40 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
CEMAL TOLLU (1899-1968)
"Natürmort". İmzalı. 45x35 cm. Karton üzeri yağlıboya. * Yüksek Ressam/Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
PERTEV BOYAR (1887-1981)
"Natürmort". İmzalı. 1972 tarihli. 62x50 cm. ( Çerçeveli : 80x68 cm) Tuval üzeri yağlıboya.
Share
Ask a question
Ask a question
ADNAN VARINCA (1918-2014)
"Natürmort". İmzalı. 50x60 cm. Eski dönem. Tuval üzeri yağlıboya.*Yüksek Ressam/Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
Ivan Michajlovic GRABOVSKIJ (1878-1922)
"Trabzon". 1917 tarihli. Mukavva üzeri yağlıboya. 55 x 42 cm.
Rusya Devlet Müzesi'nde de tabloları bulunan ünlü sanatçının 1.Dünya Savaşı yıllarında Trabzon'u resmettiği bu eser, fırça kalitesi, nadirliği ve belgesel nitelik taşıması ile koleksiyonluk bir tablodur.
Share
Ask a question
Ask a question
ALİ HALİL SÖZEL (1904-1974)
"Boğaz". Tuval üzerine yağlıboya. 19 x 33 cm. 1973 tarihli. İmzalı.
Share
Ask a question
Ask a question
MEHMET GÜN (1954-2014)
"One By One". İmzalı. 1984 tarihli. Kağıt üzerine karışık teknik. 30 x 45 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
MEHMET GÜN (1954-2014)
"We'll Be Waiting For The Night". İmzalı. 1981 tarihli. Kağıt üzerine karışık teknik. 30 x 45 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
MURAT MİZRAHİ
"Tarlabaşı'ndan". İmzalı. 2021 tarihli. 65 x 91 cm. Tuval üzeri yağlıboya.
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
Share
Ask a question
Ask a question
FİKRET KOLVERDİ (192-1990)
"Sokak". Tuval üzeri yağlıbooya. İmzalı. 1989 tarihli. 60 x 45 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Figürlü Kompozisyon". İmzalı.Tuval üzeri akrilik. 72 x 61 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Peyzaj". Karton üzerine pastel. İmzalı. 24 x 24 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Peyzaj". Karton üzerine pastel. İmzalı. 24 x 30 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
AHMET YEŞİL
"Figürlü Kompozisyon". İmzalı.Tuval üzeri yağlıboya. 1992 tarihli. 65 x 55 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
CEVAT DERELİ (1900-1989)
"Kayseri - Erciyes Dağı". İmzalı, tuval üzeri yağlıboya (duralite marufle). 33X46 cm. *Yüksek Ressam/Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
AHMET UZELLİ (1904-1978)
"Beylerbeyi". İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 47 x 64 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
TİMUR KERİM İNCEDAYI (d.1942)
"Figürlü Kompozisyon". İmzalı. 1980 tarihli. 106x92 cm. Karton üzeri yağlıboya.
Share
Ask a question
Ask a question
MAHMUT CÛDA (1904-1987)
"Trabzon". Yurt Gezilerinden. Karton üzeri yağlıboya. 25x35 cm. Kataloge eser. *Eser 1998 tarihli "Yurt Gezileri ve Yurt Resimleri" kitabında 107.sayfada basılıdır. *Yüksek Ressam/Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
FAHRELNİSSA ZEİD (1901-1991)
"Hatlı Kompozisyon" İmzalı. 34.5 x 24.5 cm. Karton üzeri yağlıboya. *Yüksek Ressam/Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
Share
Ask a question
Ask a question
ADNAN TURANİ (1925-2016)
"Marmaris'te Yelkenliler". İmzalı. 1992 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya. 50 x 50 cm. Orijinal çerçevesiyle.
Share
Ask a question
Ask a question
SELAHATTİN TEOMAN (1901-1980)
"Çengelköy". İmzalı.1974 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya. 38 x 46 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
HÜSEYİN AVNİ LİFİJ (1886-1927)
"Peyzaj". İmzalı. Karton üzerine yağlıboya. 21x31 cm. * Yüksek Ressam/ Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.*Figürlü peyzajlarına çok nadir rastlanan sanatçının koleksiyon değeri yüksek göz alıcı eserlerindendir.
"1906 yılında Hüseyin Avni Lifij, Fransızca öğretmeni İskender Ferit Bey sayesinde Ayasofya'da mimari çizimler yapmakta olan Fransız mimar Henri Prost ile tanışır. Henri Prost, resimlerini Müze Müdürü Osman Hamdi Beye götürmesini önerince Pipolu Otoportre adlı resmini Osman Hamdi Bey’e götürüp göstermiştir. Bu sırada Osman Hamdi Bey, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Müdürü ve Güzel Sanatlar Akademisi adını alacak olan mektebin de başındadır. Avni Lifij’in tamamen doğal bir yetenek ve amatör bir ruhla yaptığı bu resmi beğenen Osman Hamdi Bey, bundan sonra yaptığı resimleri kendisine göstermesini ister.
1908’de Osman Hamdi Bey’in Paris’e göndermek istediği öğrenci adayları listesinde, Hüseyin Avni Lifij’in de adı ve “Pipolu Otoportre resmi vardır. Bu resim Abdülmecid Efendi’nin beğenisine sunulur."Kadehli-Pipolu Otorportre" sayesinde yurtdışında yetkin bir sanat eğitiminin, Avrupa'nın ve başarılı bir sanat hayatının kapıları Avni Lifij'e açılacaktır.
Nihayetinde Abdülmecid Efendi’nin de onayı ile Hüseyin Avni’ye Avrupa’nın kapıları açılmış olur. Bir yıl kadar Sanayi-I Nefise’de süren bir eğitimden sonra 1909 yılında Paris’e giderek “I’Ecole Nationale Speciale des Beaux-Art”dan kurları izleme belgesi alarak Cormon Atölyesi’nde resim çalışmalarına başlar. Bu atölyede kendisinden önce gelen veya sonra gelip kayıt olan İbrahim Çallı, Feyhaman Duran , Hikmet Onat, Nazmi Ziya Güran , Namık İsmail gibi ressamlarla birlikte Paris’te birçok faaliyetlerde bulunur. Cormnon’un atölyesine gelen Türk Ressamlarının pek çoğu izlenimci bir ressam olmaya meylederlerken kendisi daha çok simgeci ressamlara ilgi duymaya başlar. Bu nedenle Ressam Guillonnet ve Andre Lecomte Du Noüy ile dostluk kurarak serbest zamanlarında atölyelerine devam etti.
1912’de Paris’ten İstanbul’a dönmek zorunda kalmış ve İstanbul Sultanisi (İstanbul Erkek Lisesi)’nde resim öğretmeni olarak görev yapmaya başlamıştır. İki yıl sonra I. Dünya Savaşı çöıkmış Paris’te kalan diğer Türk ressamların hepsi de yurda geri dönmüşler ve Osmanlı Ressamlar Cemiyetini kurmuşlardır. Üstelik Paris’te eğitim gören bu ressamlar 1914 Çallı Kuşağı (Türk İzlenimcileri) olarak adlandırılacaklar ve H. A. Lifij de bu ressamlar içinde en yetenekli olanlardan birisi olarak dikkatleri çekeceklerdir.
1915'te Kandili İnas Sultanisi (Kandilli Kız Lisesi)'nde Fransızca öğretmenliği yapar. Paris’te Louvre Müzesi’nde Luca Giordano’nun “Mars ile Venüs” tablosunun Lifij tarafından yapılan kopyasının da bulunduğu koleksiyon Güzel Sanatlar Okulu’nda toplanarak; 1915 Ekim ayında sergilenir. 1916 yılı ilkbaharında 1. Galatasaraylılar Yurdu Resim Sergisi’ne iki resmi ile katılır. 1917 sonbaharında İstanbul'da Galatasaraylılar Yurdunda açılan "Savaş Resimleri ve Diğerleri" Sergisi'ne, 20 resim ile katılmıştır.
Bu sırada Enver Paşa’nın teşviki ile kurulan Şişli Atölyesine de resimler yaparak katılır. Şişli’de kurulan atölyede, Namık İsmail ve dönemin diğer ressamları, İbrahim Çallı, Feyhaman Duran , Hikmet Onat, Nazmi Ziya Güran , Hüseyin Avni Lifij, Sami Yetik', Şevket Dağ, Mehmet Ruhi Arel, Ali Sami Boyar gibi sanatçılar savaş konulu resimler yapmak üzere görevlendirilirler. Hüseyin Avni’de Şişli Atölyesi denilen bu atölyede savaş konulu bir çok resim yapacaktır.
Nitekim 1918’de Viyana'da sergilenen "Savaş Resimleri ve Diğerleri Sergisi"ne 18 resim ile katılır. İçinde sanatçının da beş eseri bulunan hükümete ait olan 56 adet tablo, Maarif Kurulunun 12. 3. 1921 tarihli mazbatası uyarınca "Resim Eserleri Koleksiyonu" tarafından alınır. Türk ressamlar Cemiyeti Tarafından düzenlenen 4. Galatasaray Resim Sergisi'ne üç resim ile ve aynı yıl kurulan Serbest "Resim Atelyesi"ndeki sergiye 7 poşad ve 1 eskizi ile dahil olmuştur.
1924’te Sanayi-i Nefise Mektebi Ali’si Tezyini Sanatlar öğretmenliğine atanır. Ölümüne kadar Sanayi-i Nefise Mektebi Ali’si Tezyiniye Muallimi olarak görevde kalır. Ancak bölümün ilk mezunlarını göremeden; 2 Haziran 1927’de Laleli’de Harikzedegan Apartmanı’ndaki odasında henüz 41 yaşında iken, hayata veda eder."
Share
Ask a question
Ask a question
CEVAT ERKUL (1897-1981)
"Tophane'den". İmzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 57 x 77 cm.
"İlk ve orta öğrenimini kısmen burada, son yıllarını da Kadıköy Freres mektebinde tamamladı. Yüksek öğrenimi sırasında aile içinde bir anlaşmazlık doğdu. O, doğuştan var olan ve öğrenimi süresince devam eden sanata olan bağlılığı nedeniyle öğrenim için Paris’e gitmeyi ister, ancak bir hukukçu olan ve o tarihte Temyiz başkanı (Yargıtay) olan babası, “Paris’te ressamlar aç kalıyor” gerekçesi ile resimlerini yırtar ve onu hukuk alanına iter.
Erkul hukukçu olur. Fakat ilk günden itibaren sanatla ilgilenmeye devam eder. Bu sırada Güzel Sanatlar Akademisi Hikmet Onat atölyesi çalışmalarına katılır ve sanat kültürünü geliştirmeye devam eder.
1946 da Güzel Sanatlar Birliğine üye olur. Kendisini daha çok sanata verebilmek için, Yargıtay üyeliğine kadar yükseldiği mesleğinden ayrılır ve tabiatın kollarına atılır. Mensup olduğu birliğin bütün sergilerine katılan Erkul empresyonist tatlara yatkın realist çalışan bir sanatçıdır. Daha çok denizi konu edindi ve içtenlikle çalıştı. Bir çok resmî ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır."
Share
Ask a question
Ask a question
FUAT SOYHAN (1885-1961)
“Yeşil Türbe”.İmzalı, 1933 tarihli. “Bursa” ibareli. Tuval üzeri yağlıboya. 66 x 77 cm.
Share
Ask a question
Ask a question
EMİRZADE MEHMED VEHBİ EFENDİ (1853-1922)
"Hilye-i Şerif". Muhakkak sülüs ve nesih hat ile yazılı. 41x29 cm. Eserin iç tezyinatı zerederzer üslubunda Şükrü Baba tarafından tezhiplenmiştir. Hicri 1306/ Miladi 1888 tarihli.
"Trabzon’da doğdu. İlk eğitimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul’a giderek cami derslerine devam etti. Bu esnâda Üsküdar’daki Ayazma Mektebi’nin hüsn-i hat muallimi Seyyid İbrahim Edhem Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek H. 1291/M. 1874 senesinde icâzet aldı.
Ulum-ı mütenevvi’a tahsilini tamamladıktan sonra müderrisin zümresine ilhâk olunarak taşra vilâyetlerinde neşr-i ilimle meşgul olmuş olan Emirzâde Seyyid Mehmed Vehbî Efendi’nin vefât tarihi ve medfeni tespit edilememiştir.
H. 1322/M. 1904 tarihli Delâ’ilü’l-hayrât’ı görülmüş olan Emirzâde Seyyid Mehmed Vehbî Efendi’nin, Antalya Müzesi’nde de Sultan Süleyman Cami’ne vakfedilmiş H. 1301/M. 1883-1884 tarihli Kur’an-ı Kerim’i vardır."
Share
Ask a question
Ask a question
MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)
"Sülüs Besmele". Ketebeli. 25 x 40 cm.
"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”
Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...
Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.
Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."
Share
Ask a question
Ask a question
MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)
"Sülüs Karalama". Ketebeli. " La feta illa Ali La seyfe illa (Zülfikar)" yazılı. 34 x 55 cm.
"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”
Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...
Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.
Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."
Share
Ask a question
Ask a question
MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898-1964)
"Sülüs Karalama". Çift taraflı. Ketebeli. 38 x 29 cm.
"Biz yazılarına hayranlıkla seyrederken sık sık tekrarladığı bir söz vardı: “Ufak tefek, kara kuru gördün de, beni Karamürsel sepeti mi sandın?”
Hakîkāten öyleydi. Hâline tavrına baksanız ummazdınız. Maddî refâhı çok yerinde olduğu hâlde yiyemezdi, giyemezdi. Yanlızlığın verdiği bir derbederlik içerisindeydi. Bu muydu o “âyetü’n-min-âyetillah” sanatkâr. Ancak yazarken görünce onu Karamürsel sepeti değil, hüsnühat bağından derlenmiş en nâdîde meyvelerle dolu bir hüner sepeti olduğunu anlardınız...
Hüsnühattın her nev’ini sür’atle ve suhûletle yazardı. ‘Kamış kalem’ denilen o nârin güzel, merhûmun ma’rifet dolu parmaklarına râm olmuşdu. Hele celî yazıda böyle sür’ate mâlik bir hattat, “celînin alemdârı Mustafa Râkım da dâhil görülmemişdir!” dersek, mübâlağa sayılmaz. Kubbe yazılarında, kendi boyundan uzun elifleri, lâmları rahatlıkla çekerken onu seyretmek bir zevkdi. Kubbe ve kuşak yazısı olarak en çok eser vermiş hattatımız Hâlim Hoca’dır. Bir sûreyi, verilen ölçüye göre, sıkışıklık yapmadan istif etmek ve istediği yerde bitirmek, ona mahsus ilâhî bir mevhîbedir. Müsveddesi yokdu. Zihninde tefekkür istifi yapar, onu kömür kalemi ile kâğıda öylece istif eder ve celî kalemini alıp hemen yazmağa başlardı.
Ahârlı kâğıda mürekkeple yazdıklarını tashih etmesi de bir ömürdü. İstiflerin arasını dili veya parmağı ile temizlemesine, doğrusu şaşardık. Bu sebeple eski eserleri de aslına uygun bir şekilde tamir eder, tamamlardı."
Share
Ask a question
Ask a question
MUHSİNZADE SEYYİD ABDULLAH EFENDİ (1832-1899)
Fatiha Suresi ve Hadis-i Şeriflerden müteşekkil Sülüs Karalama. Ketebeli. Çift taraflı. 32 x 24 cm.
"Sultan 2. Mahmud zamanı Istabl-ı Âmire müdürlerinden Mehmed Bey’in oğlu olarak, H. 1248/M. 1832’de İstanbul Kuruçeşme’de doğdu. Nesebi Muhsinzâde Dâmâd Mehmed Paşa’ya dayanır. 11 yaşında iken Beşiktaş’taki Kapıağası Mektebi’ne girip mektebin hocası Hâfız Mehmed Efendi’den sülüs ve nesih meşkederek icâzet aldı. “Acem” nâmıyla yâd olunan ve Sultan Abdülhamîd’e de muallimlik yapmış olan Alî Mahvî Efendi’den Farsça okudu. Eğitimini tamamladıktan sonra Sadâret Mektubî Kalemi’ne memur olduysa da bir müddet sonra istifa etti.
Şevkî Efendi’nin H. 1294/M. 1877’deki vefâtında, irâde-i seniyye ile Menşe-i Küttâb-ı Askerî hüsn-i hat muallimliğine ta’yin edildi. Ayrıca bizzat Sultan Abdülhamîd Han-ı Sânî tarafından “reisü’l-hattâtîn” ünvânı verildi. Bilâhare rütbe-i sâniyye sınıf-ı sânîsi ile üçüncü rütbeden Mecidî nişanı ile taltîf olunduğu gibi, Şifâ-i Şerîf tahrîrine me’mur edildi. Pazartesi günleri Menşe-i Küttâb-ı Askerî’ye gidip yazı talim eder, sâ’ir vakitlerini de Kuruçeşme’deki yalısında yazı yazarak ve bahçesindeki çiçekler ve ağaçlar ile uğraşarak geçirirdi.
Yine, bir gün yine bahçesi ile ilgilendiği sırada felç geçirip dört gün sonra, H. 12 Rebi’ü’l-âhir 1317/M. 20 Ağustos 1899’da, bir cumartesi akşamı vefât etti. Ertesi gün istimbotla Eyüp’e naklolunan cenâzesi Eyüp Sultan Türbesi civârına defnolundu. Mezartaşının kitâbesi şöyledir: Târikat-ı Âliyye-i Kadiriyye’den Reisü’l-hattâtîn Muhsinzâde es-Seyyid Abdullah Bey’in rûh-ı şerîfiyçün rızâ’en-lillâhil-Fâtihâ. Sene 1317 "(ketebe.org)
Share
Ask a question
Ask a question