19. Online Müzayede'de yer alan tüm eserler kurumumuz güvencesinde olup, resim ekspertizleri Yüksek Ressam / Restoratör BAYRAM KARŞİT tarafından yapılmıştır.
19. Online Müzayede 26 Haziran PAZAR günü saat 20:00'dan itibaren CANLI olarak devam edecektir. Her lotun ekranda kalma süresi 25 saniyedir. Lotlar sıra ile satışa çıkacak ve son 10 saniyede teklif gelmesi halinde her lot 20 saniye daha uzayacaktır.
Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 10 (on) iş günüdür. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir.Aksi halde hukuki işlem başlatılır ve cezai şartlar uygulanır.
Sayın koleksiyoner ve sanatseverler, eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +905321715331 numaralı telefondan bilgi alabilir, Hüsrev Gerede Caddesi no: 52/2 Teşvikiye'deki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.
MEHMED TAHİR EFENDİ (ö.1845)
Celi Sülüs Levha. Ketebeli. 40x50 cm."Gönül yıkmak harâb itmek gibidir Beyt-i Ma'mûr'ı /Velî yapmak hezârân Kâ'be bünyâd itmeden yeğdir/ Kul itmek lûtf u ihsân ile kendüye bir âzâdı/ Efendim nice yüzbin bende âzâd itmeden yeğdir"
"Seyyid Ahmed Efendi'nin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Tahsîli ve Mahmud Celâleddîn Efendi’ye ne zaman bağlandığı ve icâzet aldığı hakkında bir bilgi yoktur. Hâkkâkzâde hattı ile muhârrer Tezkîre-i Hattâtîn’de beyân edildiği üzere “celî yazıda üstâdına fâ’ik” olduğundan, şehzâdelik zamanında Sultan Abdülmecîd’e hüsn-i hat dersleri vermiş ve cülûsundan sonra da “mu‘allim-i hatt-ı sultânî” ünvânını elde ettiği gibi, Nur-ı Osmaniye Cami’nin hitabet hizmetine tayin edilmiştir. Bu hal üzere iken H. 1262/M. 1846'da vefat ederek, Eyüp’te, Kırkmerdiven mevki’nde Hâkim Kutbeddîn Mektebi civârına defnedilmiştir. Ancak bugün mezartaşı mevcut değildir.
Hâlen Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan hilye-i sa’adeti gibi, nefis hattıyla muharrer nice âsârı müze ve özel koleksiyonları süsleyen Mehmed Tâhir Efendi’nin Galata’dan Kasımpaşa’ya açılan kapı yakınındaki Kapıüstü Mescidi’nin hutûtunu da yazmış olduğu menkûldür.Sultan Mahmud Hân-ı Sânî Türbesi’ndeki H. 1257/M. 1841 ve özel koleksiyonda bulunan H. 1243/M. 1826 tarihli Kur’an-ı Kerîm’leri ile hatt-ı nesihteki kemâlini de ispât eylemiş olan Mehmed Tâhir Efendi’nin, Sultan Abdülmecîd’in ihsânıyla, son zamanlarında Hac vazîfesini ifâ eyleme şansı bulmuş olduğu nakledilmektedir. " (ketebe.org)
MACİD AYRAL (1891-1961)
Sülüs Nesih Kıta. "Seyyid Abdülmacid Bin Zühdi" ketebeli.26 x 33 cm."Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla. Rasulullah şöyle buyurdu:Allah'tan Rab, İslam'dan din, Muhammed SAV'den resul olarak razı olan imanın tadını alır".
"Türk hat san‘atının büyük bir buhran yaşadığı geçtiğimiz yüzyılın en ma’rûf hattatlarından biri olan Mâcid Ayral, hüsn-i hattaki kudreti ve imzasız yazıların kime ait olduğunu, tarihi ve dönemine kadar tefrîk edebilecek kadar derin hat bilgisi ile hattâtîn meyânında da bir hayli mu’teber olmuştu. Nitekim Bâb-ı Âlî Caddesi’ndeki yazıhânesi zamanın önde gelen hattatlarının biraraya gelerek, hüsn-i hat sohbetleri yaptıkları bir mahfil hâline gelmişti.
1953 senesinde emekli olduktan sonra Ankara’dan İstanbul’a dönerek, Güzel San‘atlar Akademisi’nde ve Süheyl Ünver’in Topkapı Sarayı Müzesi’nde kurduğu nakkaşhanede talebeye hüsn-i hat dersleri vermiş olan Mâcid Ayral, yazı tarifindeki açıklığı ve meşk yazımındaki kabiliyeti ile tâlibân meyânında da bir hayli rağbet görmüştür. Hatta bu şöhreti sınırları dahi aşmış, Irak’dan aldığı davet üzerine gittiği Bağdat’daki mesâ’îsi esnâsında da bir hayli şâkird yetiştirmiştir."(Alıntı: İsmail Orman)
FERHAT KURLU (d.1976)
"Kişi, sevdiği ile beraberdir." hadis-i şerifi yazılı. Celi Sülüs İstif. Ketebeli. H.1421 / M.2000 tarihli. 40 x 45 cm. Tezhib: Fatih Türker Özgüven, 2001.
SANATÇININ ALDIĞI ÖDÜLLER
1- IRCICA 5.milletlerarası hat yarışması celi-sülüs 1.lik ödülü.
2- IRCICA 6. milletler arası hat yarışması sülüs 1. mansiyon.
3- Antik aş. Hilye-i şerife hat yarışması celi-sülüs, sülüs, nesih 1.lik. Ödülü
4-Kültür Bakanlığı 13. devlet hat yarışması başarı ödülü.
5- Albarakatürk Özel Finans Kurumu hat yarışması celi-sülüs 1.lik ödülü.
6-Albarakatürk özel finans kurumu hat yarışması sülüs 1.lik ödülü.
7-Caizetül-bürdeh hat yarışması(UAE) 2.lik ödülü.(Bu yarışmda birincilik ödülü verilmemiştşr.)
8-Şarika emirliği hat buluşması celi-sülüs birincilik ödülü.(nisan 2008)
9-IRCICA 8.milletler arası hat yarışması celi-talik mansiyon ödülü
10-Cezayir milletler arası hat buluşması 2.lik ödülü (Haziran2010)
11-16.Devlet süsleme sanatları müsabakası hüsn-ü hat başarı ödülü.(Mayıs 2011)
FERHAT KURLU (d.1976)
"Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla". Ketebeli. H.1422 / M.2001 tarihli. Çap: 33 cm .Tezhib: Fulya Saatçioğlu,2004.
SANATÇININ ALDIĞI ÖDÜLLER
1- IRCICA 5.milletlerarası hat yarışması celi-sülüs 1.lik ödülü.
2- IRCICA 6. milletler arası hat yarışması sülüs 1. mansiyon.
3- Antik aş. Hilye-i şerife hat yarışması celi-sülüs, sülüs, nesih 1.lik. Ödülü
4-Kültür Bakanlığı 13. devlet hat yarışması başarı ödülü.
5- Albarakatürk Özel Finans Kurumu hat yarışması celi-sülüs 1.lik ödülü.
6-Albarakatürk özel finans kurumu hat yarışması sülüs 1.lik ödülü.
7-Caizetül-bürdeh hat yarışması(UAE) 2.lik ödülü.(Bu yarışmda birincilik ödülü verilmemiştşr.)
8-Şarika emirliği hat buluşması celi-sülüs birincilik ödülü.(nisan 2008)
9-IRCICA 8.milletler arası hat yarışması celi-talik mansiyon ödülü
10-Cezayir milletler arası hat buluşması 2.lik ödülü (Haziran2010)
11-16.Devlet süsleme sanatları müsabakası hüsn-ü hat başarı ödülü.(Mayıs 2011)
AHMED KÂŞİF EFENDİ (XVIII)
Sülüs Nesih Kıta, imzalı, hicri 1204/ miladi 1789 tarihli, Hadis-i Şerif yazılı, 20x33 cm."Dünyada bir garip veya yolcu gibi ol. Kendini kabirdekilerden kabul et.Sabaha çıktığında akşama çıkacağından söz etme.Akşama çıktığında da sabaha çıkacağından bahsetme."
ADOLF HACKER (1873-1943)
"Efe". İmzalı. 58 x 48 cm. Mukavva üzeri yağlıboya.
FAHİR AKSOY (1917-2008)
"Figürlü Kompozisyon". İmzalı. 1985 tarihli. 75 x 90 cm. Duralit üzeri yağlıboya.
HÜSAMETTİN KOÇAN (d.1946)
"Figüratif". İmzalı. Tuval üzeri akrilik. 2007 tarihli. 90 x 60 cm.
HAMİT GÖRELE (1896-1980)
"Balıkçılar". İmzalı. Karton üzerine yağlıboya. 32x42 cm. *Yüksek Ressam/Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
1896 yılında Görele’de doğdu. İlk ve orta okulu Gümüşhanede okudu. Lise öğrenimini İstanbul’da bitirdi. 1922 yılında girdiği mühendis mektebinden 2 yıl sonra ayrılarak Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. 1928 ‘de Akademiden mezun olduktan sonra Hikmet Onat ve Çallı İbrahim ile çalışmalar yaparken Amerikan Kız Koleji’nde ve Galatasaray Lisesinde Resim Öğretmenliği yaptı. 1928 yılında Avrupa Resim Yarışmasını 2.likle kazanınca Maarif Vekaleti tarafından Fransa’ya tahsile gönderildi. Paris’teki başarılarından dolayı 16.2.1929’da Maarif Vekaletinden takdirname aldı. 1930 ‘da Montparnasse Bulvarı “Grand Galerie Moderne” de açılan karma sergide Firavunun Eşi ve Odalık adlı resimleriyle Cezanne, Matisse, Picasso, Bonnard ve Lhote gibi çağımızın dev ressamlarıyla yan yana yer aldı.
Görele, Andre Lhote atölyesinde ve Akademie Moderne ‘de dört yıl çalıştı. 1933 ‘te yurda döndü. Bir yandan “Müstekil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği” ‘nin sergilerine katılan ve başkanlığını da yapan sanatçı diğer taraftan açtığı kişisel sergilerle çağdaş türk resminin ilk örneklerini de verdi. 1934 ile 1940 yılları arasında İstanbul, Ankara ve Anadolu’nun çeşitli illerinde (Antalya,Erzurum,Çankırı,Sivas) resim öğretmenliği yapan Görele çeşitli sergilerle sanat yaşamını sürdüdü.
Görele Her yenlikte olduğu gibi çeşitli eleştrileride göğüslemek zorunda kaldı.Sanatçı katıldığı yurt içi ve yurt dışı sergilerin dışında çok sayıda yazı,makale,eleştri ve çevirilerle Türk resim sanatına modern kişiliğini kazandırmak için uzun, yorucu, dirençli ve çoğu zamanda tek başına ve özverili bir mücadele verdi. 1965’te Türk Çağdaş Ressamlar Derneği Başkanlığına getirilen sanatçı, 1967 yılında “Yılın Sanatçısı” ödülüne değer görüldü. Hamit Görele daha sonra 1978 yılında “ Devlet Onur Belgesi “ verilen iki ressamdan biri oldu. Türk resim sanatının önemli yapı taşlarından biri olan Hamit Görele 6 Haziran 1980 tarihinde aramızdan ayrıldı.
FAHRELNİSSA ZEİD (1901-1991)
Çift Taraflı , imzalı, 25.5 x 19 cm, ön yüz: koltukta oturan kadın figürü,arka yüz: koltukta oturan figür, kağıt üzeri karakalem, *Yüksek Ressam/Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
BALKAN NACİ İSLİMYELİ (d.1947)
"Ceza Sözcükleri". İmzalı. Tuval üzerine akrilik ve keçe. 2005 tarihli. 80x60 cm.
“Balkan Naci İslimyeli’nin tüm yapıtlarına baktığımızda kendi sözünü söyleyen bir anlatıcı belirir karşımızda: Gözlemlediği dünyayı kimi zaman masalsı bir biçimde, kimi zaman da gerçeğin acıtan yüzünü yapıta yansıtarak anlatır. Renklerle, figürlerle, ışık/gölge oyunuyla, metaforlarla, alışılmış bağlamlarından koparılmış göstergelerle. Anlatmaktır onun işi. İnsana ve doğaya karşı işlediğimiz suçları, yapaylaştırdığımız yaşantıları, insanın trajik yalnızlığını, var olma mücadelemizi, yok etme eğilimimizi kısaca yaşadığımız hayatı anlatmayı seçmiştir. Anlatıcının derinine indiğimizde dikkatli ve duyarlı bir gözlemcinin varlığını duyumsarız. Bakışını yönelttiği insanlık dramlarını kimi zaman ironik, kimi zaman trajik, çoğunlukla da söylemsel bir biçeme anlatır. Modern insanın çıkmazlarını, sahiciliğini yitiren özünü yansıtan bu söylemlerin tonunu incelediğimizde, kimi zaman bir kâhinin tınılarını duyarız, yeryüzüne inmiş bir haberci gibidir. Geçmişin tüm dramlarını bilen ve insanlara yol göstermekten sıkılmayan bir peygamber belki de. Doğanın sonsuz gücüne duyduğu inancı sürekli yineleyen, insanlara tuttuğu aynada öze dönebilme, yeniden insan olabilme olasılığını anımsatan alçak gönüllü bir ermiş-gezgin. Modern dünyanın mistik yolcusu. Balkan Naci İslimyeli’nin yapıtlarında beliren “anlatıcı” işte bu rolü üstlenmiştir.” (Prof. Dr. Nedret Tanyolaç Öztokat)
1967 yılında eğitime başladığı Marmara Üniversitesi Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda, 1973 yılında asistan olan Balkan Naci İslimyeli, 1986’da doçent, 1993’te profesör olmuştur. Sanatçı taş baskı çalışmalarını izlemek üzere 1975’te gittiği Salzburg’dan sonra yeni anlatım olanaklarını incelemek için 1980’de Floransa’ya ve pek çok kez de Amerika’ya gider. Tuval ve kağıt üzerine yaptığı işlerin yanı sıra fotoğraf ve kolajdan faydalandığı, “ready made” ve ahşap, bakır, kurşun gibi materyallerle çalıştığı işlerinde malzeme ve tema yönünden sürekli yenilenen sanatçı her sergisinde başka bir seri ile karşımıza çıkar: Hava Su Toprak Ateş (1989, AKM), Suya Çizilmiş Şeyler (1974-80) Bir Yıkımın Mimarisi (1978-1980), Pentimentolar (1988), Deli Gömleği (1990), İz (1991, AKM), Sudaki Suret (2003, Dolmabahçe Kültür Merkezi), Matah (2006, Milli Reasürans Sanat Galerisi), Zifir (2006, Proje 4L).
“Balkan Naci İslimyeli’nin sanatı araştırıcı kişiliğine uygun olarak sürekli değişim göstermektedir. Bu biçimsel değişime karşın değişmeden kalan içerik ise insan ve doğa ilişkisinde yoğunlaşmaktadır. Zaman, tarihsel bilinç ve eleştirel tavırla insan gerçeğini, düşündürücü, tedirgin edici ve insanı derinlere sürükleyerek sorgulayan resimler üretmektedir. Kolajlar, mekansız boşluklarda deforme edilmiş el ve yüzlerden sonra son yıllarda enstalasyonlarla değişimi yeni bir süreç içine girmektedir.” (Ayla Ersoy, Günümüz Türk Resim Sanatı, Bilim Sanat Galerisi Yayınları, İstanbul 1998, s.157)
MUHSİN KUT (1938-2022)
"Beylerbeyi Sarayı". İmzalı. 100 x 110 cm. MDF üzeri yağlıboya. 2005 tarihli.
"İlk resim sergisini 1959 yılında Taksim Meydanı’nda açtı. 1964-1969 yılları arasında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Seramik Bölümü’nde okudu ve oradan mezun oldu. Akademi içinde 1967 yılında Uluslararası Barış Şenliği Resim birincilik ödülü ile Ahmet Andiçen Seramik birincilik ödülünü kazandı. Akademide öğrenci iken Sabri Berker’in önerisi ile Beşiktaş Resim Heykel Müzesi Milli Koleksiyonu’na eseri kabul edilmiştir.
1987 yılı Tekel Resim yarışmasında birincilik ödülü alan sanatçının resimleri İstanbul ve Ankara Resim ve Heykel Müzeleri’nde, Avustralya’da Broken Hill Belediye Müzesi’nde, New York Üniversitesi Abby Grey Koleksiyonunda, İstanbul Modern’de, ayrıca yurtiçi ve yurt dışında birçok önemli koleksiyonda bulunmaktadır. İnsansız sokakları , özgün, tipik binaları, renkçi anlayışı ve özgün boya kullanımıyla eserlerini üretmiştir."
BURHAN UYGUR (1940-1992)
Figüratif. Mukavva üzeri yağlıboya. 30 x 32 cm.1974 tarihli.
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Peyzaj". İmzalı. Tuval üzeri akrilik. 41 x 33 cm
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
AVNİ LİFİJ (1886-1927)
"Savarona'dan Görünüm". Eski Türkçe imzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 24 x 34.5 cm. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır.
RAMİZ AYDIN (d.1937)
"Figüratif". İmzalı. 2010 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya. 105 x 145 cm.
BAYRAM GÜMÜŞ (d.1960)
"Üsküdar". İmzalı. Tuval üzeri akrilik. 1999 tarihli. 90 x 120 cm.
ADEM GENÇ (d.1944)
"Nesnelleştirme". İmzalı. 1984 tarihli. 80 x120 cm. Tuval üzeri yağlıboya.
BEDİA GÜLERYÜZ (1903-1991)
Natürmort. İmzalı.Tuval üzerine yağlıboya. 1950 tarihli. Veysel Güleryüz koleksiyonu. 50x70 cm.
HASAN VECİH BEREKETOĞLU (1895-1972)
"Çankaya'dan" .İmzalı. 46 x 61 cm. Tuval üzeri yağlıboya.
"Türk İzlenimcileri olarak tanınan 1914 Kuşağı ressamlarındandır. İstanbul’da Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gören sanatçı, resim sanatına olan ilgisi sonucu Galatasaray Sergileri’ne de eser vermeye başlamış ve bu sergilerde Halil Paşa’nın ilgisini çekerek ilk resim derslerini 1916- 1920 yılları arasında Halil Paşa’dan almıştır. 1922 yılında Paris’e giderek Julian Akademisi’ne devam etmiştir. İstanbul’a döndükten sonra bir süre Halkevleri Güzel Sanatlar Bölümü başkanlığı görevini yürüten Bereketoğlu, eşinin 1943 yılındaki ölümünden sonra Ankara’ya yerleşerek 1943-1950 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı Dairesi müdürlüğü yapmıştır. 1950 yılında tekrar İstanbul’a dönen sanatçı, burada 1968 yılına kadar Güzel Sanatlar Birliği yöneticisi olarak çalışmıştır.
Yapıtlarında diğer 1914 Kuşağı sanatçılarına nazaran daha soluk renkleri tercih etmiş, özellikle bej ve gri tonlarını sıklıkla kullanmıştır. İlk sergisini 1922 yılında Rodos’ta açan ressam, daha sonra Ankara ve İstanbul’daki çok sayıda karma sergiye katılmıştır. O günkü adıyla Türk Ressamlar Cemiyeti’nin Galatasaray’da ve Ankara’da açtığı sergilere en çok eserle katılan sanatçı Bereketoğlu olmuştur. Sanatçının evinin bulunduğu Caddebostan Yıldız Sokağı’nın ismi ölümünden sonra H. V. Bereketoğlu olarak değiştirilmiştir."
FEVZİ KARAKOÇ (d.1947)
"Atlar". İmzalı. 2010 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya.100 x 70 cm.
ŞADAN BEZEYİŞ (1926-2017)
"Galata Köprüsü". İmzalı. Mukavva üzeri yağlıboya. 40 x 50 cm.
ZAHİT BÜYÜKİŞLEYEN (d.1946)
"Tutsak". İmzalı. 1983 tarihli. Tuval üzeri yağlıboya. 38 x 59 cm.
BORIS THEO VESELY (XIX)
"Osmanlı Meyve Satıcısı". 1911 tarihli. İmzalı. 47 x 36 cm. Tuval üzeri yağlıboya.
FATİH SULTAN MEHMED (18-19.yy)
Tasvir-i Hümayun. "Fatih Sultan Mehmet" Portresi. Anonim. Tuval üzerine yağlıboya. 46x38 cm. 18-19.yüzyıl. *Konusu, fırça kalitesi ve kondüsyonu ile koleksiyonluk bir eserdir. Çerçeveli Ebat: 58x50 cm
PAUL SCORTESCO (1895-1976)
"Kudüs". İmzalı. Karton üzeri yağlıboya. 72x50 cm.
Ivan Michajlovic GRABOVSKIJ (1878-1922)
"Trabzon". 1917 tarihli. Mukavva üzeri yağlıboya. 55 x 42 cm.
Rusya Devlet Müzesi'nde de tabloları bulunan ünlü sanatçının 1.Dünya Savaşı yıllarında Trabzon'u resmettiği bu eser, fırça kalitesi, nadirliği ve belgesel nitelik taşıması ile koleksiyonluk bir tablodur.
EREN EYÜBOĞLU (1907-1988)
"Natürmort". İmzalı. 46 x 32 cm. Ahşap üzeri yağlıboya. *Yüksek Ressam / Restoratör Bayram Karşit onaylıdır. (Çerçeveli Ebat: 66 x 52 cm)
MEHMED FAHRİ (XIX)
"Kemerburgaz". Eski Türkçe imzalı. Tuval üzeri yağlıboya. 46x65 cm. *Nadiriyeti, sanat kalitesi ve kondüsyonu ile koleksiyonluk bir eserdir.
EŞREF ÜREN (1897-1984)
"Ankara-Sanatçının Kurtuluş'taki Evi". 56 x 63 cm. Mukavva üzeri yağlıboya, imzalı, 1968 tarihli. *Sabahattin Ergi Ailesi Koleksiyonu
MELAHAT EKİNCİ (1913-1971)
"Efe". İmzalı. Sunta üzeri yağlıboya. 73 x 54 cm.
*Ünlü kadın ressamımızın başyapıt niteliğinde müzelik bir eseridir.
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Figüratif Peyzaj". İmzalı. 1989 tarihli. Tuval üzeri akrilik. 50x50 cm.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
HÜSEYİN BİLİŞİK (1923-2004)
"Anadolu'dan". İmzalı. Tuval üzeri akrilik. 60 x 60 cm.
"Neyim varsa resimlerimdedir. Neler katmak istediysem yaşama, neler aldıysam yaşamdan , hazlar, tadlar, sevgiler hepsi resimlerimdedir. Yaşam sevinci , onuru, sorumluluğu, var olma bilinci, hepsi hepsi resimlerimdedir. Çabalarım, mutluluklarım, direncim...İnsan olma onurum..Hepsi resimlerimdedir." -Hüseyin Bilişik-
1943 yılında, Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde Sabri Berkel atölyesinden mezun olan sanatçı, öğrencilik yıllarında Nurullah Berk, Cemal Tollu ve Leopold Lévy ile de çalıştı. İlk figüratif çalışmalarının ardından, bir süre soyut ve lekeci denemelere giriştiyse de, 1970’li yıllardan itibaren yine figüratif resimde karar kılmıştır. Eserlerinde yerel motifler ve renkler kullanmaya özen göstermiştir. İçerik ve biçim bakımından tutarlılık gösteren eserlerinde en çok işlediği konular; Anadolu insanı, yaşamı, göç ve çiftçilik gibi yerel temalardır. 1980’li yıllara kadar gerçekleştirdiği eserlerinde bozkır teması ve renkleri egemendir. Bu dönemden sonra ise, daha canlı ve coşkulu renkler kullandığı görülür. Sanatçı, yöre peyzajının özelliklerinden hareket etmekle birlikte, bu peyzajı resim yüzeyi üzerinde parçalara ayırarak çoğul görüntü imajını güçlendirici bir yönde değerlendirir. Kırsal kesimden görüntülerin haricinde, figürün öne çıkmadığı manzaralar da gerçekleştirmiştir. Geniş, yumuşak renk lekeleriyle çalışan ressam, yapıtlarında figürü soyutlamacı bir anlayışla yorumlamıştır
NİMETULLAH GERASİM (1904-1986)
"Natürmort". İmzalı. 1978 tarihli. 65 x 50 cm. Tuval üzeri yağlıboya.
AHMET YEŞİL
"Figürlü Kompozisyon". İmzalı.Tuval üzeri yağlıboya. 1992 tarihli. 65 x 55 cm.
HAMİT GÖRELE (1896-1980)
"Sinanpaşa Cami-Beşiktaş". Çift taraflı.62x50 cm. Eski Türkçe imzalı. Arka yüzünde erkek portresi mevcut. Arka yüzü Latin harfleriyle imzalı. Duralit üzeri yağlıboya.
1896 yılında Görele’de doğdu. İlk ve orta okulu Gümüşhanede okudu. Lise öğrenimini İstanbul’da bitirdi. 1922 yılında girdiği mühendis mektebinden 2 yıl sonra ayrılarak Güzel Sanatlar Akademisi’ne girdi. 1928 ‘de Akademiden mezun olduktan sonra Hikmet Onat ve Çallı İbrahim ile çalışmalar yaparken Amerikan Kız Koleji’nde ve Galatasaray Lisesinde Resim Öğretmenliği yaptı. 1928 yılında Avrupa Resim Yarışmasını 2.likle kazanınca Maarif Vekaleti tarafından Fransa’ya tahsile gönderildi. Paris’teki başarılarından dolayı 16.2.1929’da Maarif Vekaletinden takdirname aldı. 1930 ‘da Montparnasse Bulvarı “Grand Galerie Moderne” de açılan karma sergide Firavunun Eşi ve Odalık adlı resimleriyle Cezanne, Matisse, Picasso, Bonnard ve Lhote gibi çağımızın dev ressamlarıyla yan yana yer aldı.
Görele, Andre Lhote atölyesinde ve Akademie Moderne ‘de dört yıl çalıştı. 1933 ‘te yurda döndü. Bir yandan “Müstekil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği” ‘nin sergilerine katılan ve başkanlığını da yapan sanatçı diğer taraftan açtığı kişisel sergilerle çağdaş türk resminin ilk örneklerini de verdi. 1934 ile 1940 yılları arasında İstanbul, Ankara ve Anadolu’nun çeşitli illerinde (Antalya,Erzurum,Çankırı,Sivas) resim öğretmenliği yapan Görele çeşitli sergilerle sanat yaşamını sürdüdü.
Görele Her yenlikte olduğu gibi çeşitli eleştrileride göğüslemek zorunda kaldı.Sanatçı katıldığı yurt içi ve yurt dışı sergilerin dışında çok sayıda yazı,makale,eleştri ve çevirilerle Türk resim sanatına modern kişiliğini kazandırmak için uzun, yorucu, dirençli ve çoğu zamanda tek başına ve özverili bir mücadele verdi. 1965’te Türk Çağdaş Ressamlar Derneği Başkanlığına getirilen sanatçı, 1967 yılında “Yılın Sanatçısı” ödülüne değer görüldü. Hamit Görele daha sonra 1978 yılında “ Devlet Onur Belgesi “ verilen iki ressamdan biri oldu. Türk resim sanatının önemli yapı taşlarından biri olan Hamit Görele 6 Haziran 1980 tarihinde aramızdan ayrıldı.
LOUIS FRANÇOIS-CASSAS (1756-1827)
"İstanbul". 52 x 77 cm. Kağıt üzeri karışık teknik. *Ünlü Fransız ressam , mimar, arkeolog , heykeltraş Cassas'ın muhtemelen 18.yüzyıl sonlarında İstanbul'a geldiği dönemde yaptığı önemli koleksiyonluk eserlerindendir.
ADEM GENÇ (d.1944)
"İtki". Tuval üzeri akrilik. İmzalı. 1987 tarihli.120 x 90 cm.
BALKAN NACİ İSLİMYELİ (d.1947)
"Kediler". İmzalı. Tuval üzeri karışık teknik. 2005 tarihli. 80x60 cm.
“Balkan Naci İslimyeli’nin tüm yapıtlarına baktığımızda kendi sözünü söyleyen bir anlatıcı belirir karşımızda: Gözlemlediği dünyayı kimi zaman masalsı bir biçimde, kimi zaman da gerçeğin acıtan yüzünü yapıta yansıtarak anlatır. Renklerle, figürlerle, ışık/gölge oyunuyla, metaforlarla, alışılmış bağlamlarından koparılmış göstergelerle. Anlatmaktır onun işi. İnsana ve doğaya karşı işlediğimiz suçları, yapaylaştırdığımız yaşantıları, insanın trajik yalnızlığını, var olma mücadelemizi, yok etme eğilimimizi kısaca yaşadığımız hayatı anlatmayı seçmiştir. Anlatıcının derinine indiğimizde dikkatli ve duyarlı bir gözlemcinin varlığını duyumsarız. Bakışını yönelttiği insanlık dramlarını kimi zaman ironik, kimi zaman trajik, çoğunlukla da söylemsel bir biçeme anlatır. Modern insanın çıkmazlarını, sahiciliğini yitiren özünü yansıtan bu söylemlerin tonunu incelediğimizde, kimi zaman bir kâhinin tınılarını duyarız, yeryüzüne inmiş bir haberci gibidir. Geçmişin tüm dramlarını bilen ve insanlara yol göstermekten sıkılmayan bir peygamber belki de. Doğanın sonsuz gücüne duyduğu inancı sürekli yineleyen, insanlara tuttuğu aynada öze dönebilme, yeniden insan olabilme olasılığını anımsatan alçak gönüllü bir ermiş-gezgin. Modern dünyanın mistik yolcusu. Balkan Naci İslimyeli’nin yapıtlarında beliren “anlatıcı” işte bu rolü üstlenmiştir.” (Prof. Dr. Nedret Tanyolaç Öztokat)
1967 yılında eğitime başladığı Marmara Üniversitesi Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda, 1973 yılında asistan olan Balkan Naci İslimyeli, 1986’da doçent, 1993’te profesör olmuştur. Sanatçı taş baskı çalışmalarını izlemek üzere 1975’te gittiği Salzburg’dan sonra yeni anlatım olanaklarını incelemek için 1980’de Floransa’ya ve pek çok kez de Amerika’ya gider. Tuval ve kağıt üzerine yaptığı işlerin yanı sıra fotoğraf ve kolajdan faydalandığı, “ready made” ve ahşap, bakır, kurşun gibi materyallerle çalıştığı işlerinde malzeme ve tema yönünden sürekli yenilenen sanatçı her sergisinde başka bir seri ile karşımıza çıkar: Hava Su Toprak Ateş (1989, AKM), Suya Çizilmiş Şeyler (1974-80) Bir Yıkımın Mimarisi (1978-1980), Pentimentolar (1988), Deli Gömleği (1990), İz (1991, AKM), Sudaki Suret (2003, Dolmabahçe Kültür Merkezi), Matah (2006, Milli Reasürans Sanat Galerisi), Zifir (2006, Proje 4L).
“Balkan Naci İslimyeli’nin sanatı araştırıcı kişiliğine uygun olarak sürekli değişim göstermektedir. Bu biçimsel değişime karşın değişmeden kalan içerik ise insan ve doğa ilişkisinde yoğunlaşmaktadır. Zaman, tarihsel bilinç ve eleştirel tavırla insan gerçeğini, düşündürücü, tedirgin edici ve insanı derinlere sürükleyerek sorgulayan resimler üretmektedir. Kolajlar, mekansız boşluklarda deforme edilmiş el ve yüzlerden sonra son yıllarda enstalasyonlarla değişimi yeni bir süreç içine girmektedir.” (Ayla Ersoy, Günümüz Türk Resim Sanatı, Bilim Sanat Galerisi Yayınları, İstanbul 1998, s.157)
MEHMED TAHİR EFENDİ (ö.1845)
Celi Sülüs hat ile " Takdîre ilâc eyleyemez olsa Eflatun, Elbetde olur her ne ise emr-i mukadder" yazılı, 40x68 cm.(Çerçeveli : 56x84 cm) Nadir bulunur, sanat değeri yüksek , müzelik bir eserdir.
"Seyyid Ahmed Efendi'nin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Tahsîli ve Mahmud Celâleddîn Efendi’ye ne zaman bağlandığı ve icâzet aldığı hakkında bir bilgi yoktur. Hâkkâkzâde hattı ile muhârrer Tezkîre-i Hattâtîn’de beyân edildiği üzere “celî yazıda üstâdına fâ’ik” olduğundan, şehzâdelik zamanında Sultan Abdülmecîd’e hüsn-i hat dersleri vermiş ve cülûsundan sonra da “mu‘allim-i hatt-ı sultânî” ünvânını elde ettiği gibi, Nur-ı Osmaniye Cami’nin hitabet hizmetine tayin edilmiştir. Bu hal üzere iken H. 1262/M. 1846'da vefat ederek, Eyüp’te, Kırkmerdiven mevki’nde Hâkim Kutbeddîn Mektebi civârına defnedilmiştir. Ancak bugün mezartaşı mevcut değildir.
Hâlen Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan hilye-i sa’adeti gibi, nefis hattıyla muharrer nice âsârı müze ve özel koleksiyonları süsleyen Mehmed Tâhir Efendi’nin Galata’dan Kasımpaşa’ya açılan kapı yakınındaki Kapıüstü Mescidi’nin hutûtunu da yazmış olduğu menkûldür.Sultan Mahmud Hân-ı Sânî Türbesi’ndeki H. 1257/M. 1841 ve özel koleksiyonda bulunan H. 1243/M. 1826 tarihli Kur’an-ı Kerîm’leri ile hatt-ı nesihteki kemâlini de ispât eylemiş olan Mehmed Tâhir Efendi’nin, Sultan Abdülmecîd’in ihsânıyla, son zamanlarında Hac vazîfesini ifâ eyleme şansı bulmuş olduğu nakledilmektedir. " (ketebe.org)
YESARİZADE MUSTAFA İZZET (ö.1849)
Celi Talik Zerendut Levha. İmzalı. Hicri 1246/ M.1830 tarihli. 63x63 cm." Zikru fikrim benim budur hergah, Hak Muhammed beli Resulullah, Du zehi cennet eyler abdülhak, Kuvvet-i La İlahe İllallah" yazılı. Hattatın muhteşem kondüsyonda nadir bulunan müzelik eserlerindendir.
Hattatlar arasında isminden ziyâde “Yesârîzâde” nâmı ile anılan Mustafa İzzet Efendi, son dönem yazılarında İran üslûbunun dışına çıkmaya çalışan babasının bıraktığı noktadan başlayarak, yavaş yavaş kendini geliştirmiş ve Türk ta’lik hattının günümüze değin sürecek olan kaidelerini oluşturmuştur. Özellikle celî ta’likte göstermiş olduğu kudreti, nice resmî daire ve sâir yapının kapıları üzerindeki inşa kitabesinde görmek mümkündür. Bir diğer özelliği ise şaşırtıcı derecede hızlı ve tashihsiz yazmasıdır.
Eyüp Sultan Cami, Şah Sultan Türbesi, Arpacılar Mescidi, Bâb-ı Âlî, Alay Köşkü, Hidâyet Cami, Cemâleddîn Uşşâkî Dergâhı, Nusretiye Cami, Beyazıt Yangın Kulesi, Darphâne-i Amire, Galata Mevlevihanesi, Pertev Paşa Türbesi, Sultan Mahmud Türbesi, Selimiye Kışlası, Tazıcılar Ocağı ve Koca Mustafa Paşa Cami’nin inşa ve tamir kitâbeleri onun kaleminden çıkmıştır.
Ayrıca Teşvikiye Cami’ndeki Sultan 2. Mahmud’un tüfek nişantaşları ve Beylerbeyi Sarayı arkasında çeşme ile Üsküdar’daki Sultan Mahmud ve Hamdullah Paşa çeşmelerinin inşa kitabeleri de ona aittir. Bunlardan başka Ayasofya Cami’nde bir levhası, Topkapı Sarayı başta olmak müze ve özel koleksiyonlarda çok sayıda yazısı bulunmaktadır.
İMÂD EL-HASENÎ (1553-1616)
Talik Kıta, 33x21 cm, imzalı. "Ebu Said El-Hayr Rubai'si yazılı" *Tarihi öneme haiz, yazı kalitesi, kondüsyonu ve nadiriyeti ile müzelik bir eserdir.
"Kaynaklarda, kendisi gibi usta bir hattat olan Ali Rızâ-yi Abbâsî’nin etkisiyle şahın İmâd’dan giderek uzaklaştığı, geceleri yazı yazarken elinde şamdan tutarak Ali Rızâ’ya yardımcı olmasının İmâd’ı gücendirdiği nakledilmektedir. Bu dönemde yazdığı şiirlerle şaha ve etrafındakilere serzenişte bulunan İmâd’ın zamanla şahla arası açıldı. Şahın İmâd’dan Şâhnâme’yi istinsah etmesini istediği, İmâd’ın bu emre karşı lâkayt davranmasının şahı rencide ettiği de rivayet edilmektedir. Uzunca bir süre devam eden bu sürtüşmeler nihayet İmâd’ın öldürülmesiyle son buldu.
İmâd’ın cenazesi şahın emriyle yapılan büyük bir törenle kaldırıldı. Ölümü İran, Hint ve Osmanlı ülkesinde üzüntüye sebep oldu. Bâbürlü Hükümdarı Cihangir’in, İmâd’ın katli münasebetiyle tertip ettiği dinî bir toplantıda, “Eğer İmâd’ı bana diri olarak verselerdi ağırlığınca mücevher verirdim” dediği rivayet edilir.
İmâd yazılarında önceleri Mîr Ali Herevî’yi taklit etti. Onu taklit ederek yazdığı, halen Tahran’da Kitâbhâne-i Saltanatî’de bulunan Münâcât-ı Emîrü’l-Mü’minîn Alî İbn Ebî-Tâlib adlı eser bu tesiri açık şekilde ortaya koymaktadır. Tebriz’e gittikten sonra Baba Şah’ın kıtalarından istifade ederek sanatını ilerleten İmâd, 1014 (1605) yılından itibaren Mîr Ali Herevî’nin yazılarındaki istikrar ve sağlamlıkla Baba Şah’ın yazılarındaki tatlılık ve yumuşaklığı birleştirip kendi üslûbunu ortaya koydu.
İmâd’dan sonra hiçbir hattat onun harflerin en, boy, çanak, küp, keşîde ve bağlantılarında, satır anlayışında ortaya koyduğu kurallara yeni bir şey ilâve edememiştir. Kaçarlar’dan Nâsırüddin Şah zamanında yaşamış olan Muhammed Rızâ Kelhûr keşîdeleri kısaltmak, dal, râ ve “vav”ları küçük ve harflerin gövdelerini kalın yazmak suretiyle bir değişiklik yapmış ve bu değişiklik bir yenilik gibi görülmüşse de bu üslûp yaygın kabul görmemiştir. Bugün bazıları bu üslûbu celî nesta‘likte kullanmakla beraber genellikle İran’da İmâd’ın üslûbu tercih edilmektedir." (Ali Alparslan / Diyanet İslam Ansiklopedisi, 22, s. 171)
ALİ TOY (d.1960)
Modern / Makili- Küfi Hat ile "Besmele" yazılı. Ketebeli. 2008 tarihli. 110x60 cm.
"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.
Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.
2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."
ALİ TOY (d.1960)
Modern Hat ile "Ya Malikel Mülk" (Ey Mülkün Sahibi) yazılı. Ketebeli. 2005 tarihli. 35 x 61 cm.
"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.
Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.
2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."
ALİ TOY (d.1960)
Modern /Makili-Kufi Hat ile "Maşaallah" yazılı. İmzalı. 2009 tarihli. 70x70 cm
"1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü.
Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır.
2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."
ARNAVUTZADE HAFIZ AHMED EFENDİ (ö.1806)
Sülüs Nesih Kıta. Hicri 1188 / M. 1774 tarihli. Ketebeli. 26 x 33 cm
SEYYİD MEHMED NURÎ EL-MISRÎ (ö.1749)
Sülüs Nesih Kıta. Ketebeli. Hicri 1157 / Miladi 1744 tarihli. 15 x 25 cm. "Ebu Hureyre Peygamber (sav)'den şöyle nakletmiştir: Allah bir kulu severse Cebrail'e onu sevdiğini bildirir. Cebrail de diğer meleklere bunu bildirir ve o insanı bütün melekler sever".