• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

25. Koleksiyonluk Resim ve Hat Müzayedesi

25. Online Müzayede'de yer alan tüm eserler kurumumuz güvencesinde olup, resim ekspertizleri Yüksek Ressam / Restoratör BAYRAM KARŞİT tarafından yapılmıştır. 25. Online Müzayede 13 MART ÇARŞAMBA günü saat 21:00'dan itibaren CANLI olarak devam edecektir. Her lotun ekranda kalma süresi 25 saniyedir. Lotlar sıra ile satışa çıkacak ve son 10 saniyede teklif gelmesi halinde her lot 15 saniye daha uzayacaktır. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 10 (on) iş günüdür. Açık arttırma sonrası "SATIŞ İPTALİ, CAYMA HAKKI, veya ALIMDAN VAZGEÇME" söz konusu değildir.Aksi halde hukuki işlem başlatılır ve cezai şartlar uygulanır. Sayın koleksiyoner ve sanatseverler, eserlere pey vermek ve "Online Canlı Müzayede"ye katılmak için web sitemiz üzerinden üye olunuz. İlgilendiğiniz eserler ile ilgili olarak +905321715331 numaralı telefondan bilgi alabilir, Hüsrev Gerede Caddesi no: 52/2 Teşvikiye'deki adresimizde eserleri yakından inceleyebilir ve uzmanlardan bilgi alabilirsiniz.

  • Kategori: Hat
Lot: 113 » Hat

MUSTAFA HALİM ÖZYAZICI (1898 - 1964)

Hilye-i Şerif. Halim Efendi'nin bilinen 2.hilyesi. 1956 tarihli. 85 x 43 cm. Ketebeli. Eser kalitesinin yanısıra , hat sanatı tarihi açısından da önemli , muhteşem kondüsyonda müzelik bir eserdir.

Nalıncı Hacı Cemâl Efendi’nin oğlu olarak H. 20 Şa'bân 1315/m. 14 Ocak 1898’de İstanbul’da doğdu. Asıl ismi Mustafa Abdülhalim’dir. Esekapısı İbtidâî Mektebi’nde ve daha sonra Haseki’deki Gülşen-i Ma’arif Rüşdî Mektebi’nde okudu. Mektebin yazı hocası olan Hâmid Aytaç’tan sülüs ve nesih, Ferîd Bey’den de dîvânî ve rık’a dersleri aldı. Mezun olduktan sonra Sanayi-i Nefîse Mektebi’nin hâk ve resim şubesine girdi. Ertesi sene, yeni açımış ollan Medresetü’l-hattatîn’e kaydoldu. Burada Hasan Rızâ Efendi ve Kâmil Akdik’ten yeniden sülüs ve nesih, Tuğrakeş İsmâ’il Hakkî Altunbezer’den celî sülüs ve Hulûsî Yazgan’dan da ta’lik meşketti. Medresetü’l-hattatîn’den H. 20 Zi’l-hicce 1336/M. 27 Eylül 1918’de şahâdetnâme aldıktan sonra Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi’ne girdi. Askere alınınca Matbaa-i Askeriye hattatlığına tayin edildi. Bilahare Evkaf Matbaası’nın hattatlığı da uhdesine verildi. Cumhuriyet’in ilanı üzerine terhis edilince Bâb-ı Âlî civârında bir yazıhâne açtı. Bir aralık Devlet Matbaası hattatlığını da yaptıysa da, harf inkılâbı ile bırakmak zorunda kaldı. Mısır’a yerleşme isteği de reddedilince yazıhânesini kapatarak Tepebağı’ndaki evine çekildi. Dileyenlere yazı yazdığı ve daha ziyade bağıyla ilgilendiği bu dönemdeki yazılarına “Ketebehü Hâlim sâbıkan hattat hâlen bağıbân” şeklinde ketebe koyan hattat, İstanbul Üniversitesi’nden mezun olanlara verilen diplomaları da yazdı. 1940’lı yıllarda başlayan eski eserlerdeki restorasyon çalışmaları esnasında, bazı yapılardaki eski yazıların yenilenmesine memur edildi. Bu çalışmaları sayesinde 1948’te Güzel Sanatlar Akademisi’nin hocaları arasına girdi. Bu arada Hac fârizasını de ifâ etti. Akademi’den 1962’de emekli olduktan sonra çalışmaların Zeytinburnu’ndaki evinde devam eden Halim Özyazıcı, evine giderken geçirdiği bir trafik kazası neticesinde yaralanmış, bir müddet hasta yattıktan sonra 30 Eylül 1964’te vefât etmiştir. Kozlu Mezarlığı’nda medfundur.
Detaylar
Lot: 118 » Hat

RECEBZADE HASAN RÜŞDİ EFENDİ (ö.1813)

Ketebeli, H.1188 (M. 1774) tarihli, sülüs-nesih hat levha. Hadis-i Şerifler yazılıdır. 66 x 41 cm.

Alî Efendi nâmında bir zâtın oğlu olarak Erzurum'da doğdu. İlk eğitimini memleketinde tamamladıktan sonra, medrese tahsîli için gittiği İstanbul’da hüsn-i hatta heves ederek, “Deli” lâkabıyla tanınan Afif Dâmâdı Seyyid Osman Efendi’den aklâm-ı sitte dersleri meşkederek icâzet aldı. Eğitimini tamamladıktan sonra imtihânla müderris olup senelerce tarîk-i tedrîste müstahdem kaldı. Müddeyini doldurunca Anadolu kuzâtından olarak ilmiye sınıfına geçen Recebzâde Hasan Rüşdî Efendi, Üsküdar Kadısı iken H. 28 Zi’l-hicce 1228/M. 21 Aralık 1813 tarihinde vefât etti. Karacaahmet Mezarlığı’nda, Tunusbağı Caddesi üzerinde medfûndur.
Detaylar
Lot: 120 » Hat

ÇAVUŞZADE AHMED EFENDİ(ö.1777)

“Sülüs Nesih Hilye-i Şerif ” Ketebeli , Hicri 1162 (m.1748) tarihli , 49 x 36 cm. (Çerçeveli Ebat: 65 x 52 cm.)

Mehmed Efendi nâmında bir zâtın oğlu olup Edirne’nin Kıyık Mahallesi’nde doğdu. Gençliğinde hüsn-i hatta ilgi duyarak, beldesinin önde gelen hattatlarından olan Haffafzâde Hüseyin Efendi’den sülüs ve nesih meşkedip H. 1130/M. 1717 senesinde icâzet aldı. Eğitimini tamamladıktan sonra müderris olup Edirne medreselerinde tedris-i ilimle meşgul olmaya başladı. Daha sonra ilmiye zümresine dâhil olarak Rumeli’nde muhtelif kadılık hizmetlerinde bulundu. Edirne Kadısı iken vefât etmişse de tarihi tespit edilememiştir. Edirne'de bir para vakfı kurduğu bilinen Ahmed Efendi’nin “âsâr-ı kalemiyyesi” ile meşhur olduğu, hâlen Köprülü Kütüphânesi’nde bulunan H. 1177/M. 1763-1764 tarihli hadis kitabından anlaşılmaktadır.
Detaylar
Lot: 121 » Hat

EMİNE SERVET HANIM (1853-1912)

“Aşere-i Mucizat ” Ketebeli , 83 x 67 cm.*Yazı kalitesi, içeriği ve hanım bir hattatın elinden çıkmış olması nedeniyle yüksek koleksiyon değerine sahip nadir bir eserdir.

Şeyhü’l-islâm Hasan Hayrullah Efendi ile Arpacılar Cami imâmı Hâfız Ahmed Efendi’nin kızı Fâtımâ Zehrâ Hanım’ın kızı olarak İstanbul’da doğdu. Babası sâyesinde iyi bir eğitim alma şansı bulduğu gibi babasından ve daha sonra da Muhsinzade Abdullah Bey’den aklam-ı sitte meşkederek H. 1289/M. 1872 yılında icâzet aldı. Ancak Hayrullah Efendi’nin Sultan Abdülazîz’in tahttan indirilmesine ve dolayısıyla ölümüne vesile olanlar arasında bulunduğu ithâmıyla azil ve ardından ecel-i kazâya uğramasının ardından Haydarpaşa’daki Aziziye Hamamı’nı işleten Âbidîn Bey ile evlendirildiyse de mutlu olamadı. Maddî zorluklar nedeniyle yaptığı bu izdivâçta aradığı mutluluğu bulamayınca ayrılarak, babaevine döndü. Bir müddet sonra annesi de vefât edince İstanbul’dan ayrılarak, babasının peşisıra Medîne’ye nefyedilmiş olan büyükbabasının yanına giden Emîne Servet Hanım, ibâdet ve yazı ile meşgûl olmaya başlar. Orada vefât ettiği bilinmekteyse de tarihi belli değildir.
Detaylar
Lot: 122 » Hat

ALİ TOY (1960)

“Celi Talik Besmele” Ketebeli, Hicri 1434 tarihli ,68 x 96 cm.

1960 senesinde Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde dünyaya geldi. Tavşanlı Tunçbilek Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitimine İstanbul Teknik Üniversitesi'nde devam etti. Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Yıldız Üniversitesi’nde Röleve-Restorasyon dalında tamamladı. Öğrencilik yıllarında hat sanatına ilgi duymaya başlayan Toy, 1985 senesinde Prof. Dr. Ali Alparslan ile tanışarak talik hat üzerine dersler aldı. Talik hattan 1988 senesinde icazet alan Toy, 1988-1992 yılları arasında rika, divâni ve celi divâni hatları çalıştı. Hocası Prof. Dr. Ali Alparslan ile olan beraberlikleri, hocanın vefatı olan 2006 senesine kadar devam eden Toy’un hat eğitimi tam 21 sene sürdü. Ali Toy; talik, divâni, celi divâni ve rika hatlarından başka şikeste, küfi ve mağribi hatları da araştırarak bu hatların birkaçından karma tasarımlar yazdı. Her çeşit klasik hattı, modern hattı ve çizgiyi eserlerinde başarıyla kullanan Toy’un yazdığı modern hatlar, mimarlık ve klasik hat eğitiminin kesişmesi sonucu ortaya çıkan eserlerdir. Ayrıca klasik hat tasarımlarında ve yeni arayışlarda Toy’un mimarlığının etkisi büyüktür. Yurt içinde ve yurt dışında birçok sergiye katılan ve 28 şahsi sergi açan Toy, IRCICA’nın düzenlediği 4 ayrı yarışmadan 6 ödül aldı. Çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdüren ve özellikle talik, divâni ve modern hat eserleriyle dikkat çeken Ali Toy, modern hatlarda mimari tasarım bilgisi ve temel geometrik çizgileri kullanmaktadır. 2017 yılında "Geleneksel sanatların yeni nesil sanatçılar eliyle tekrar fark edildiği bir dönemde, olgunluk çağında modern mimari ile hat sanatını aynı güzellikte buluşturmayı başarması, tasarımlarındaki kendine has yalın, etkili ve dengeli üslubuyla geleneksel hat sanatımıza bir bakıma yeniden can suyu vermesi" sebebiyle 'Geleneksel Sanatlar' dalında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verildi."
Detaylar
Lot: 124 » Hat

ÇIRÇIRLI ALİ EFENDİ (ö.1902)

“Celi Sülüs İstif ” Ketebeli. Hicri 1288 / M.1871 tarihli. “Bunun üzerine Rabbi onu (Meryem’i) güzel bir kabulle kabul etti.” (Ali İmran, 37) 58 x 50 cm. (Çerçeveli Ebat: 80 x 72 cm.)

Hüsn-i hattı Şefîk Bey’den meşketmiş ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den de istifade ile celi sülüste zamanın önde gelenlei aasına girmiştir. Bilhassa oluşturduğu terkib ve tertiblerle dikkati çeken Çırçırlı Alî Efendi’nin “Rabbiyessir” istifini gören Kazasker Efendi’nin, hocası nezdinde onu övüp takdir ettiği dahi nakledilmektedir.
Öte yandan onunla anlaşamayan Sâmî Efendi dahi, hüsn-i hattaki kudretini itiraf etmekten çekinmemiş, bir gün çırağı Hatib Ömer Vasfî Efendi ile birlikte Saraçhâne’deki cami’in önünden geçerken, kapı üzerindeki yazısını işaret ederek: “Herif ustadır. Hele şu yazıya bak. Sakın bir şeyine itiraz etme. O, senin gibi ikide bir yalayub yazanlardan değildir.” demiştir. "
  (Kaynak: ketebe.org )

Detaylar
Lot: 125 » Hat

ÇIRÇIRLI ALİ EFENDİ (ö.1902)

“Celi Sülüs İstif ” Ketebeli. 72 x 64 cm. (Çerçeveli Ebat: 87x79 cm .)“Fahri âlem enbiyanın zât-ı müstesnasıdır .Sırrı ayat-ı nübüvvet lafzının manasıdır .Oldular bir hücceti Pakize cümle enbiya .Hatm olup zat-ı Muhammed Mustafa imzasıdır”

Hüsn-i hattı Şefîk Bey’den meşketmiş ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den de istifade ile celi sülüste zamanın önde gelenlei aasına girmiştir. Bilhassa oluşturduğu terkib ve tertiblerle dikkati çeken Çırçırlı Alî Efendi’nin “Rabbiyessir” istifini gören Kazasker Efendi’nin, hocası nezdinde onu övüp takdir ettiği dahi nakledilmektedir. Öte yandan onunla anlaşamayan Sâmî Efendi dahi, hüsn-i hattaki kudretini itiraf etmekten çekinmemiş, bir gün çırağı Hatib Ömer Vasfî Efendi ile birlikte Saraçhâne’deki cami’in önünden geçerken, kapı üzerindeki yazısını işaret ederek: “Herif ustadır. Hele şu yazıya bak. Sakın bir şeyine itiraz etme. O, senin gibi ikide bir yalayub yazanlardan değildir.” demiştir. " (Kaynak: ketebe.org )
Detaylar
Lot: 126 » Hat

MEHMED TAHİR EFENDİ (ö.1845)

Celi Sülüs Levha” Ketebeli . 40 x 50 cm.“Gönül yıkmak harâb itmek gibidir Beyt-i Ma’mûr’ı / Velî yapmak hezârân Kâ’be bünyâd itmeden yeğdir/ Kul itmek lûtf u ihsân ile kendüye bir azâdı /Efendim nice yüzbin bende âzâd itmeden yeğdir”

"Seyyid Ahmed Efendi'nin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Tahsîli ve Mahmud Celâleddîn Efendi’ye ne zaman bağlandığı ve icâzet aldığı hakkında bir bilgi yoktur. Hâkkâkzâde hattı ile muhârrer Tezkîre-i Hattâtîn’de beyân edildiği üzere “celî yazıda üstâdına fâ’ik” olduğundan, şehzâdelik zamanında Sultan Abdülmecîd’e hüsn-i hat dersleri vermiş ve cülûsundan sonra da “mu‘allim-i hatt-ı sultânî” ünvânını elde ettiği gibi, Nur-ı Osmaniye Cami’nin hitabet hizmetine tayin edilmiştir. Bu hal üzere iken H. 1262/M. 1846'da vefat ederek, Eyüp’te, Kırkmerdiven mevki’nde Hâkim Kutbeddîn Mektebi civârına defnedilmiştir. Ancak bugün mezartaşı mevcut değildir. Hâlen Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde bulunan hilye-i sa’adeti gibi, nefis hattıyla muharrer nice âsârı müze ve özel koleksiyonları süsleyen Mehmed Tâhir Efendi’nin Galata’dan Kasımpaşa’ya açılan kapı yakınındaki Kapıüstü Mescidi’nin hutûtunu da yazmış olduğu menkûldür.Sultan Mahmud Hân-ı Sânî Türbesi’ndeki H. 1257/M. 1841 ve özel koleksiyonda bulunan H. 1243/M. 1826 tarihli Kur’an-ı Kerîm’leri ile hatt-ı nesihteki kemâlini de ispât eylemiş olan Mehmed Tâhir Efendi’nin, Sultan Abdülmecîd’in ihsânıyla, son zamanlarında Hac vazîfesini ifâ eyleme şansı bulmuş olduğu nakledilmektedir. " (ketebe.org)
Detaylar
Lot: 127 » Hat

HATTAT FERİD BEY (1857 - 1930)

“Sülüs Levha” Ketebeli “Allahım, senin isyankar kulun sana geldi. Günahlarını ikrar ediyor ve affetmen için sana yalvarıyor. Eğer affedersen bu senin fazlındandır.” manalı İbrahim bin Edhem Hazretleri’nin duası yazılı. 55 x 51 cm.

Dîvân-ı Hümâyûn Mühimme Odası hulefâsından ve Târikat-ı Şa’bâniyye meşâyihinden Alî Necîb Efendi’nin oğlu olarak H. 1274/M. 1857’de İstanbul’da doğdu. Tam ismi Mustafa Ferîd’dir. Sıbyân mektebinde okuduktan sonra Arapça ve Farsça öğrendi. H. 1287/M. 1871’de Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi’ne girdi. Bir müddet sonra Mühimme Odası’na nakil ve H. 1303/M. 1886’da rütbe-i mütemâyiz ile nâme-nüvisliğe terfi etti. Daha sonra sırasıyla Mühimme Kalemi Baş-kâtib muavinliğinde, Evâmir Kalemi mümeyyizliğinde ve bilahâre müdürlüğünde bulundu. Son olarak ûlâ sınıf-ı sânîsi rütbesi ile Dîvân-ı Hümâyûn Mühimme Kalemi Müdürlüğü’ne tayin olunduysa da, Meşrutiyet’in ilanından sonraki tensîkatta kadro harici bırakılınca emekliye ayrıldı. 1930 senesi civarında vefât etmiş olduğu sanılmakla birlikte medfeni hakkında bir bilgi yoktur. Şevkî Efendi’den sülüs, nesih ve icâze yazılarını meşketmiş olan Ferîd Bey, Dîvân-ı Hümâyûn’da bulunduğu esnâda Sâmî Efendi’den de tuğra, dîvânî ve celî dîvânî öğrendi. Daha ziyâde fermân, berât ve menşur gibi resmî yazılarıyla uğraştığı gibi 1914 yılında açılan Medresetü’l-hattâtîn’de de bir müddet divânî ve celî-dîvânî muallimliği yaptı. Öte yandan celî sülüs istifleri de son derece başarılıdır. Ancak hattatlığı meslek olarak görmediğinden kudretiyle orantılı bir şöhrete ulaşamamıştır. Şiirle de meşgul olup daha ziyâde latîfe tarzında mizâhî manzûmeler yazmıştır.
Detaylar
Lot: 136 » Hat

AHMED HIFZÎ EFENDİ (ö.1767)

“Sülüs Nesih Kıta”Ketebeli, Hicri 1171 (Miladi 1757) tarihli. Meşhur hattatın yazı kalitesi yüksek, nadir,koleksiyonluk bir eseridir. 19 x 30 cm.

Hz. Ömer’in naklettiğine göre, Hz. Peygamber ve ashabı bir gazve dönüşünde şöyle bir olaya şahit olmuşlardır: Allah Resûlü’nün huzuruna bir gazvenin ardından bir grup esir getirilmişti. Bu esirler arasında bir de kadın vardı. Bu kadıncağız, telaşla diğer esirler arasında kaybettiği yavrusunu aramaktaydı. Derken kendi çocuğunu buldu ve onu kucaklayıp göğsüne bastırdıktan sonra emzirmeye başladı. Bu tablo karşısında Allah Resûlü, yanında bulunanlara “Bu kadının çocuğunu ateşe atacağına inanır mısınız?” şeklinde bir soru yöneltti. Oradakiler, ‘Hayır!’ cevabını verdi. Bunun üzerine Rahmet Peygamberi, Rabbimizin kullarına olan rahmetinin genişliğini anlatmak için O’nun kullarına olan rahmetiyle annenin yavrusuna olan rahmetini şöyle bir benzetmeyle dile getirdi: “Bilin ki, Allah’ın kullarına olan rahmeti, bu kadının çocuğuna olan şefkat ve merhametinden daha fazladır.” "Türk hat san‘atında daha ziyâde İsmail Zühdi Efendi'nin hocası olarak iştihâr etmiş olan Ahmed Hıfzî Efendi’nin terceme-i hâline dâ’ir ma’lûmâtımız mahdûddur. Moralı Mehmed Efendi’nin oğlu olduğu bilinmekteyse de, doğum yeri ve tarihi hakkında bir bilgi yoktur. Muhtemelen Mora’da dünyaya gelmiş ve ibtida’î tahsîlini memleketinde ikmâl eylemiş idi. Daha sonra medrese tahsîli için İstanbul’a gittiği, bu eyyâmda hüsn-i hatta heves ederek evvelâ Hasırcılar İmâmı Mustafa Efendi’den ve bilâhare Eğrikapılı Mehmed Rasim Efendi'den sülüs ve nesih meşkedib icâzet aldığı bilinmektedir. Hüsn-i hattaki fevkalade kabiliyeti ile hocasının üslûbuna hakkıyla vâkıf olduğundan, teveccühüne de nâ’il olan Ahmed Hıfzî Efendi, son zamanlarında, hocasının bazı öğrencilerine yazı meşketmekle dahi görevlendirilmişti. Günümüze intikal edebilen âsârından, aklâm-ı sittede Eğrikapılı Mehmed Râsim Efendi’nin teveccühüne bî-hakkın lâyık olduğunu ispât eyleyen Ahmed Hıfzî Efendi’nin, en azından bir mektebin hüsn-i hat mu’allimliğini der-uhde ettiği muhakkak olmakla beraber, kaynaklarda buna ilişkin bir bilgi, ne yazıkki mukayyed değildir. Her halde mâ’işetini hüsn-i hattan çıkaran erbâb-ı ma’ariften olup Türk hattatları meyânında kudretli bir mevki elde etmiş olduğu anlaşılan Ahmed Hıfzî Efendi, H. 20 Rebi’ü’l-ahir 1181/M. 15 Eylül 1767 tarihindeki vefâtını takiben Eğrikapı’da hocasının yanına defnedilmiş ve ömrü boyunca meclisinden ayrılmadığı Mehmed Râsim Efendi’ye âhirette de eşlik etme şerefine nâ’il olmuştur. Bir hayli tilmizi olduğu nakledilen Ahmed Hıfzî Efendi’nin en meşhur öğrencileri, Mustafa Râkım Efendi’nin ağabeyi İsmâ‘il Zühdî Efendi ile Eğrikapılı Mehmed Râsim Efendi’den intikal eden şâkirdân zümresinden olan Abdülkadir Hamdî Efendi’dir. Bunların hâricinde Rûznâmeci Süleyman Hikmetî Efendi, Mehmed Emîn Efendi ve Kadı Müfid Efendi’nin de ondan mücâz olduğu bilinmektedir. " (Kaynak: İsmail Orman makalesinden alıntıdır.)
Detaylar
Lot: 140 » Hat

MEHMED NURİ SİVASİ (ö.1935)

Gubari Hat Levha Ketebeli, hicri 1349 (M.1930) tarihli, Mevlevi sikkesi formunda, “Ya Hazreti Mevlana Muhammed Celaleddin-i Rumi Kuddise Sirruhu’s Sami” “Subhanallahi ve bihamdihi-Sunhanallahül Azim” yazılı. Meşhur hattatın nadir bulunur koleksiyonluk yazılarındandır. 35 x 30 cm.

"Hüsn-i hattı çocukluk çağında iken Abdullah Rüşdî Efendi nâmında bir hattattan meşkederek icâzet almış olan Mehmed Nûrî Sivâsî, yukarıda beyân edildiği üzere gubârîde mâhir bir hattat idi. Bilhassa meşhur hattatların yazılarından istifâde ederek, bunlardan çıkardığı kalıpların içlerini büyük bir sabırla, Yasin ve Bakara gibi sûrelerle dolduran hattatımız, hat san‘atında nev’-i şahsına münhasır bir ekol oluşturmayı başarmıştır. Üsküdar Yeni Vâlide Cami imâmı Necmeddîn Okyay’ın naklettiğine göre, 1910 senesinde bir gün Üsküdar’a geçmiş olan Sâmî Efendi, namaz için tilmizinin görev yapmakta olduğu cami’e girmiş. O esnâda camide bulunan Mehmed Nûrî Sivâsî’yi üstâd-ı bî-nâzire takdîm eden Necmeddîn Okyay’ın ricâsı üzerine yazılarını tedkîk eden Sâmî Efendi, hayretini gizleyememiş ve açık sözlülüğü ile şu cevabı vermiş: Çıldırmadan yazılmaz. Gerçekten de büyük bir sabır gerektiren bir sürecin ürünü olan âsârı incelendiğinde, Sâmî Efendi’ye hak vermemek mümkün değildir. Bâb-ı Meşihât menşe’li olduğundan daha ziyâde ta’lik yazı kalıpları kullanmış olan Mehmed Nûrî Sivâsî’nin en özgün çalışması ise, hiç şüphesiz Türk bayrağının ay-yıldız kombinasyonu üzerine yaptığı çalışma olup müte’addid nüshâsını vücûda getirmiştir. Vakıf Hat Sanatları Müzesi başta olmak üzere müzelerde ve özel koleksiyonlarda çok sayıda levhâsı bulunmaktadır."
Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 1
sonraki