• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

6.Online Resim ve Hat Müzayedesi

VI. Online Müzayede'de yer alan resimler Yüksek Ressam/Restoratör BAYRAM KARŞİT tarafından ekspertiz edilip onaylanmıştır. VI. Online Müzayede 3 OCAK PAZAR günü saat 13:00'dan itibaren CANLI olarak devam edecektir. Her lotun ekranda kalma süresi 30 saniyedir. Lotlar sıra ile satışa çıkacak ve son 10 saniyede teklif gelmesi halinde her lot 20 saniye daha uzayacaktır. Bilgilerinize arz olunur.

  • Kategori: Hat
Lot: 23 » Hat

AHMED KAŞİF

Sülüs Nesih Kıta, imzalı, hicri 1204/ miladi 1789 tarihli, Hadis-i Şerif yazılı, 20x33 cm

"Dünyada bir garip veya yolcu gibi ol. Kendini kabirdekilerden kabul et.Sabaha çıktığında akşama çıkacağından söz etme.Akşama çıktığında da sabaha çıkacağından bahsetme."

Detaylar
Lot: 24 » Hat

NURİ EFENDİ

Sülüs Nesih kıta , Hadisi Şerif yazılı, 19.yüzyıl, imzalı, 23X33 cm

"Kaderiyye bu ümmetin Mecusileridir.Hasta olduklarında ziyaretlerine gitmeyin, öldüklerinde şehadette bulunmayın.Salat ve Selam yaratılanların en şereflisi Allah Rasulunün ve Al ve ashabının üzerine olsun" (Kaderiyye:Kader inancını reddeden düşünce ve inanç akımı)

Detaylar
Lot: 25 » Hat

AHMED REFET EFENDİ (ö.1949)

Sülüs Nesih Kıta, imzalı, Hicri 1356 / Miladi 1938 tarihli, 22x30 cm

Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: Her kim inanarak ve karşılını Allah’tan (c.c.) bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır. Beş vakit namazı kılar, Ramazan orucunu tutar, mallarının zekatını verir, emirlerinize itaat ederseniz Rabbinizin cennetine girersiniz. Nebi (a.s.) buyurdu: Ne varlıklı kişi için ne de kuvvetli ve sağlam kişi için sadaka helal değildir, kendine yetecek kadar malı, çalışmak için gücü kuvveti yerinde olana da sadaka helal değildir. Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki: Üç kişi dışında vefat eden ademoğlunun ameli kesilir. Sadaka-i cariye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat

Detaylar
Lot: 27 » Hat

AHMED ŞÜKRİ EFENDİ

Sülüs Nesih Kıta, hicri 1319 tarihli, imzalı, Hadis-i Şerif yazılı, 20.5x29 cm

"Nebi Aleyhisselam buyurdu ki: Bana insanların en sevgilisi Aişe (r.a.) adamlardan da O’nun babası sevdirildi."

"Ahmed Şükri Efendi hüngar çavuşlarındandır.Terceme-i hali ve vefat tarihi malum olmayan hattatımızın bilinen eserlerinden güzel yazdığı anlaşılmaktadır.Çok nadir çıkan kıtalarından birinin ketebesinde Bakkal Arif'in talebesi olduğunu belirtmektedir."

Detaylar
Lot: 28 » Hat

ÇIRÇIRLI ALİ (Ö.1902)

Celi Sülüs İstif, imzalı, "Allah'ı hamd ederek O'nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim, yüce azamet sahibi Allah'ı tenzih ederim" Ebat: 25*45 cm. Meşhur hattatın yazı kalitesi yüksek, mükemmel kondüsyonda ve müzelik bir eseridir.

"Hüsn-i hattı Şefîk Bey’den meşketmiş ve Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den de istifade ile celi sülüste zamanın önde gelenlei aasına girmiştir. Bilhassa oluşturduğu terkib ve tertiblerle dikkati çeken Çırçırlı Alî Efendi’nin “Rabbiyessir” istifini gören Kazasker Efendi’nin, hocası nezdinde onu övüp takdir ettiği dahi nakledilmektedir.
Öte yandan onunla anlaşamayan Sâmî Efendi dahi, hüsn-i hattaki kudretini itiraf etmekten çekinmemiş, bir gün çırağı Hatib Ömer Vasfî Efendi ile birlikte Saraçhâne’deki cami’in önünden geçerken, kapı üzerindeki yazısını işaret ederek: “Herif ustadır. Hele şu yazıya bak. Sakın bir şeyine itiraz etme. O, senin gibi ikide bir yalayub yazanlardan değildir.” demiştir. "(İsmail Orhan yazısından alıntıdır)

Detaylar
Lot: 29 » Hat

MEHMED NURİ SİVASİ (ö.1935)

Gubari Hat Levha, ketebeli, hicri 1349/miladi 1930 tarihli, 35x30 cm, Mevlevi sikkesi formunda, "Ya Hazreti Mevlana Muhammed Celaleddin-i Rumi Kuddise Sirruhu's Sami" "Subhanallahi ve bihamdihi-Sunhanallahül Azim" yazılı. Meşhur hattatın nadir bulunur koleksiyonluk yazılarındandır.

"Hüsn-i hattı çocukluk çağında iken Abdullah Rüşdî Efendi nâmında bir hattattan meşkederek icâzet almış olan Mehmed Nûrî Sivâsî, yukarıda beyân edildiği üzere gubârîde mâhir bir hattat idi. Bilhassa meşhur hattatların yazılarından istifâde ederek, bunlardan çıkardığı kalıpların içlerini büyük bir sabırla, Yasin ve Bakara gibi sûrelerle dolduran hattatımız, hat san‘atında nev’-i şahsına münhasır bir ekol oluşturmayı başarmıştır. 

Üsküdar Yeni Vâlide Cami imâmı Necmeddîn Okyay’ın naklettiğine göre, 1910 senesinde bir gün Üsküdar’a geçmiş olan Sâmî Efendi, namaz için tilmizinin görev yapmakta olduğu cami’e girmiş. O esnâda camide bulunan Mehmed Nûrî Sivâsî’yi üstâd-ı bî-nâzire takdîm eden Necmeddîn Okyay’ın ricâsı üzerine yazılarını tedkîk eden Sâmî Efendi, hayretini gizleyememiş ve açık sözlülüğü ile şu cevabı vermiş: Çıldırmadan yazılmaz. 

Gerçekten de büyük bir sabır gerektiren bir sürecin ürünü olan âsârı incelendiğinde, Sâmî Efendi’ye hak vermemek mümkün değildir. Bâb-ı Meşihât menşe’li olduğundan daha ziyâde ta’lik yazı kalıpları kullanmış olan Mehmed Nûrî Sivâsî’nin en özgün çalışması ise, hiç şüphesiz Türk bayrağının ay-yıldız kombinasyonu üzerine yaptığı çalışma olup müte’addid nüshâsını vücûda getirmiştir. Vakıf Hat Sanatları Müzesi başta olmak üzere müzelerde ve özel koleksiyonlarda çok sayıda levhâsı bulunmaktadır."

Detaylar
Lot: 58 » Hat

KAMİL AKDİK (1861-1941)

Celi Sülüs Levha, ketebeli, "Allah başarının sahibidir ve O en iyi dosttur", Hicri 1351/Miladi 1933 tarihli, 53x64 cm. Yazı kalitesi, ebadı ve muhteşem kondüsyonu ile müzelik bir eserdir.

"Hat tarihinde zaman zaman kıdem ve dirayetiyle önde gelen hattatlara verilmesi mûtat olan ‘'Reîsülhattâtîn'' (Hattatların Başı) unvanı son olarak 21 Ağustos 1915'te Kâmil Efendi'ye tevcih edilmiştir.Kâmil Akdik disiplinli hayatı ve perhize dikkat etmesi sebebiyle uzun süren ömrünün sonlarında bile el titremesi ve görme bozukluğu gibi sıkıntılar çekmeden seçkin eserler bırakmıştır.

Dîvân-ı Hümayûn'daki resmî vazifesi esnasında divânî, celî-dîvânî veya rık'a hatlarıyla yazdığı menşur, berat, muâhedenâme, tasdiknâme gibi evrak dışında, yazı hocası olarak hazırladığı meşk'ler de pek çoktur. Ayrıca sülüs-nesih kıtalar, murakka'lar (yazı albümleri), hilye ve levhalar, kitabeler, bazı sûre ve cüzlerden başka birde Mushaf yazmıştır.Eski hattatların eserlerinden meydana gelen kıymetli hat koleksiyonu ölümünden sonra Topkapı Sarayı Müzesi'nce satın alınmıştır."

Detaylar
Lot: 63 » Hat

İSMAİL ZÜHDİ EFENDİ

Arapça Kelam-ı Kibar, Sülüs Levha, 32x 40 cm

*Ketebenin sonradan eklenmiş olması ihtimal dahilindedir"

Detaylar
Lot: 67 » Hat

KEMAL BATANAY (1893-1981)

Talik Levha, 1969 tarihli,40x40 cm. İlk mısra Fuzuli'nin bir şiirinden alıntıdır. İkinci mısra ise Gönül ve Dursun'un doğumuna tarih düşmedir.Eserin dış pervazı zerefşan ile süslenmiştir.

” Hayâl- i arızun cevlân eder bu çeşm- i pür nemde 

Nitekim mevclenmiş suda aks - i âfıtâb oynar “ .

“ Düştü lebden bu tarihi mubârek olsun .

Gönülle Dursun hoşnutlukla Yaşasın "

Detaylar
Lot: 69 » Hat

MEHMED TAHİR EFENDİ (ö.1845)

Celi Sülüs yazı ile 4 satır yatay levha, ketebeli, 40*50 cm. Nadir bulunur, sanat değeri yüksek , müzelik bir eserdir.

"Gönül yıkmak harâb itmek gibidir Beyt-i Ma'mûr'ı
Velî yapmak hezârân Kâ'be bünyâd itmeden yeğdir
Kul itmek lûtf u ihsân ile kendüye bir âzâdı
Efendim nice yüzbin bende âzâd itmeden yeğdir"

Seyyid Ahmed Efendi'nin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Tahsîli ve Mahmud Celâleddîn Efendi’ye ne zaman bağlandığı ve icâzet aldığı hakkında bir bilgi yoktur. Hâkkâkzâde hattı ile muhârrer Tezkîre-i Hattâtîn’de beyân edildiği üzere “celî yazıda üstâdına fâ’ik” olduğundan, şehzâdelik zamanında Sultan Abdülmecîd’e hüsn-i hat dersleri vermiş ve cülûsundan sonra da “mu‘allim-i hatt-ı sultânî” ünvânını elde ettiği gibi, Nur-ı Osmaniye Cami’nin hitabet hizmetine tayin edilmiştir. Bu hal üzere iken H. 1262/M. 1846'da vefat ederek, Eyüp’te, Kırkmerdiven mevki’nde Hâkim Kutbeddîn Mektebi civârına defnedilmiştir. Ancak bugün mezartaşı mevcut değildir.

Detaylar
Lot: 70 » Hat

ÖMER FAİK EFENDİ (1855-1919)

Zerendut Levha, Ahzap Suresi 35.ayet yazılı,Sülüs Nesih hat, imzalı, 35x110 cm

"Şüphesiz, müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mü'min erkekler ve mü'min kadınlar, gönülden (Allah'a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah'a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah'tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah'tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çokca zikreden erkekler ve (Allah'ı çokca) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır."

İstanbul’da Ayasofya Camii civarındaki Yerebatan mahallesinde doğdu. Karadeniz Ereğlisi’nden olan Kürekçi Ali Efendi’nin oğludur. İlk mektebe devam ettiği sırada Topçubaşı Bâlâ Süleyman Ağa Mektebi hocası Şumnulu Ömer Rüşdü Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını öğrenmeye başladı, 1871’de Bahri Efendi’den icâzet aldı. Oğlu Muhiddin Hattatoğlu’nun verdiği bilgiye göre Fâik Efendi’nin Bâlâ Camii’nde yapılan icâzet merasiminde Reîsülhattâtîn Kazasker Mustafa İzzet Efendi de hazır bulunmuş ve icâzet kıtasının altına icâze cümlesini bizzat yazmıştır. Fâik Efendi daha sonra talebesi olmak istediği Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin tavsiyesiyle onun öğrencisi Mehmed Şefik Bey’e devam etmiştir. Sekiz yıl Şefik Bey’den yazı meşketmiş, ondan sülüs-nesih ve sülüs celîsinin inceliklerini öğrenerek zamanının önde gelen hattatları arasına girmiştir. Fâik Efendi resmî bir görev kabul etmeyip hayatını Cerrahpaşa’da Davutçeşmesi sokağındaki evinde kitap okuyarak, üstatların yazılarını inceleyerek ve yazı yazarak geçirmiştir. Yalnız hocası Ömer Rüşdü Efendi’nin vefatı üzerine Süleyman Ağa Mektebi ile diğer bazı mekteplerde geçici olarak hüsn-i hat hocalığı yapmıştır. 20 Cemâziyelâhir 1337’de (23 Mart 1919) vefat eden Fâik Efendi’nin kabri Silivrikapı dışında, Seyyidnizam caddesinde Bâlâ Kabristanı’nda set üzerindedir.

Hat sanatı yanında mürekkep yapma, kâğıt âharlama ve murakka‘ hazırlama işinde de usta olan Fâik Efendi, tezhip sanatını Beyazıt’ta kâğıtçılar ve mücellitler kâhyası Hacı Ahmed Efendi’den öğrenmiştir. Sesi güzel olan Fâik Efendi mûsikiye de âşina bir sanatkârdı. Ancak onun asıl kıymet ve şöhreti hat sanatının sülüs, nesih ve celî sahasındadır. Halen Topçubaşı Bâlâ Süleyman Ağa Külliyesi’ndeki Şefik Efendi yolunda mevcut celî sülüs yazıları, Fâik Efendi’nin yazı sanatındaki seviyesini gösteren ve günümüze ulaşan güzel örneklerdendir.

Detaylar
Lot: 102 » Hat

AHMED ŞÜKRİ EFENDİ

Sülüs Nesih Kıta, imzalı, Hadisi-i Şerif yazılı, hicri 1318 tarihli, 20x30 cm, "Allah'tan sakının ve evlatlarınız arasında adil olun"

"Ahmed Şükri Efendi hüngar çavuşlarındandır.Terceme-i hali ve vefat tarihi malum olmayan hattatımızın bilinen eserlerinden güzel yazdığı anlaşılmaktadır.Çok nadir çıkan kıtalarından birinin ketebesinde Bakkal Arif'in talebesi olduğunu belirtmektedir."

Detaylar
Lot: 103 » Hat

AHMED ŞÜKRİ EFENDİ

Sülüs Nesih Kıta, imzalı, Hadis-i Şerif, hicri 1316 tarihli, 19.5 X 27.5 cm

"Ahmed Şükri Efendi hüngar çavuşlarındandır.Terceme-i hali ve vefat tarihi malum olmayan hattatımızın bilinen eserlerinden güzel yazdığı anlaşılmaktadır.Çok nadir çıkan kıtalarından birinin ketebesinde Bakkal Arif'in talebesi olduğunu belirtmektedir."

Detaylar
Lot: 104 » Hat

AHMED ŞÜKRİ EFENDİ

Sülüs Kıta, Ayet-i Kerime yazılı, imzalı, 15x23, hicri 1318 tarihli, "Muvaffakiyet Allah'tandır"

"Ahmed Şükri Efendi hüngar çavuşlarındandır.Terceme-i hali ve vefat tarihi malum olmayan hattatımızın bilinen eserlerinden güzel yazdığı anlaşılmaktadır.Çok nadir çıkan kıtalarından birinin ketebesinde Bakkal Arif'in talebesi olduğunu belirtmektedir."

Detaylar
Lot: 109 » Hat

MUSTAFA BEKİR PEKTEN (1913-1994)

Sülüs Nesih Hat, RİKKAT KUNT tezhipli , 42*42 cm, "Allah(cc)-Muhammed(as)-Ali(ra)" ve Ayeti Kerime yazılı, ketebeli, Hicri 1399 tarihli

Reşid Paşa İlkokulu’nda öğrenci iken rık‘a dersleri alan Mustafa Bekir Pekten, sahaflarda, camilerde ve evlerde gördüğü yazılara özenerek, 1934 yılından itibâren hat san‘atında ilerlemeye karar vermiştir. Evvelâ Yesârî Bâhir Özok’tan ta’lik meşkederek, 1945 yılında icâzet almış, 1947’den itibâren de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne konuk öğrenci olarak devam edip Halîm Özyazıcı’dan aklâm-ı sitte, Necmeddîn Okyay’dan da ta’lik ve celî sülüs öğrenmiştir.

Hüsn-i hattın yanında kâğıd âharlamayı ve mürekkeb imâlini de öğrenen Mustafa Bekir Pekten, hususî surette tezhip san‘atı ile de ilgilenmiş, altın ezme ve yapıştırma teknikleri ile cetvel çekmeyi öğrenmiştir. Barbaros Hayreddîn Paşa’nın Beşiktaş’taki türbesinin kubbesindeki yazı ona ait olup başta Irak olmak üzere birçok özel koleksiyonda yazıları bulunmaktadır.    

Detaylar
Lot: 110 » Hat

MEHMED NURİ SİVASİ (ö.1935)

Talik hat ile ayet-i kerime, ketebeli, 45x75 cm, "İnsana çalışmasının karşılığından başka bir şey yoktur" Ayetin içerisinde de Gubari yazıyla ayetler yazılı. Hicri 1343/Miladi 1925 tarihli. Meşhur hattatın mükemmel kondüsyonda nadir ve koleksiyonluk eserlerindendir.

"Hüsn-i hattı çocukluk çağında iken Abdullah Rüşdî Efendi nâmında bir hattattan meşkederek icâzet almış olan Mehmed Nûrî Sivâsî, yukarıda beyân edildiği üzere gubârîde mâhir bir hattat idi. Bilhassa meşhur hattatların yazılarından istifâde ederek, bunlardan çıkardığı kalıpların içlerini büyük bir sabırla, Yasin ve Bakara gibi sûrelerle dolduran hattatımız, hat san‘atında nev’-i şahsına münhasır bir ekol oluşturmayı başarmıştır. 

Üsküdar Yeni Vâlide Cami imâmı Necmeddîn Okyay’ın naklettiğine göre, 1910 senesinde bir gün Üsküdar’a geçmiş olan Sâmî Efendi, namaz için tilmizinin görev yapmakta olduğu cami’e girmiş. O esnâda camide bulunan Mehmed Nûrî Sivâsî’yi üstâd-ı bî-nâzire takdîm eden Necmeddîn Okyay’ın ricâsı üzerine yazılarını tedkîk eden Sâmî Efendi, hayretini gizleyememiş ve açık sözlülüğü ile şu cevabı vermiş: Çıldırmadan yazılmaz. 

Gerçekten de büyük bir sabır gerektiren bir sürecin ürünü olan âsârı incelendiğinde, Sâmî Efendi’ye hak vermemek mümkün değildir. Bâb-ı Meşihât menşe’li olduğundan daha ziyâde ta’lik yazı kalıpları kullanmış olan Mehmed Nûrî Sivâsî’nin en özgün çalışması ise, hiç şüphesiz Türk bayrağının ay-yıldız kombinasyonu üzerine yaptığı çalışma olup müte’addid nüshâsını vücûda getirmiştir. Vakıf Hat Sanatları Müzesi başta olmak üzere müzelerde ve özel koleksiyonlarda çok sayıda levhâsı bulunmaktadır."

Detaylar
Lot: 111 » Hat

MEHMED TAHİR EFENDİ (ö.1845)

Celi Sülüs hat ile " Takdîre ilâc eyleyemez olsa Eflatun, Elbetde olur her ne ise emr-i mukadder" yazılı, 40x68 cm. Nadir bulunur, sanat değeri yüksek , müzelik bir eserdir.

Seyyid Ahmed Efendi'nin oğlu olarak İstanbul'da doğdu. Tahsîli ve Mahmud Celâleddîn Efendi’ye ne zaman bağlandığı ve icâzet aldığı hakkında bir bilgi yoktur. Hâkkâkzâde hattı ile muhârrer Tezkîre-i Hattâtîn’de beyân edildiği üzere “celî yazıda üstâdına fâ’ik” olduğundan, şehzâdelik zamanında Sultan Abdülmecîd’e hüsn-i hat dersleri vermiş ve cülûsundan sonra da “mu‘allim-i hatt-ı sultânî” ünvânını elde ettiği gibi, Nur-ı Osmaniye Cami’nin hitabet hizmetine tayin edilmiştir. Bu hal üzere iken H. 1262/M. 1846'da vefat ederek, Eyüp’te, Kırkmerdiven mevki’nde Hâkim Kutbeddîn Mektebi civârına defnedilmiştir. Ancak bugün mezartaşı mevcut değildir.

Detaylar
Lot: 114 » Hat

YEDİKULELİ SEYYİD ABDULLAH (1670-1731)

Sülüs Nesih Kıta, imzalı, Hadis-i Şerif Yazılı, 17.yüzyıl, Ebat: 23*31 cm

Samatya’daki İmrahor Cami’nin imâmı Seyyid Hasan Hâşimî Efendi’nin oğlu olarak 1670 yılında Yedikule’de dünyaya geldi. İlk yazı derslerini almış olduğu babasının 1687 yılındaki vefatı üzerine, peder-mânend usulüyle görevini devraldı. Babasının vasiyeti üzerine meşkine Hâfız Osman’dan devam ederek, dört yıl da ondan meşk aldı. 1690 yılında, hocasının “İşte Seyyid Çelebi budur! benden güzel yazar.” şeklindeki medh ü senâsı ile mezun oldu.

Kısa zamanda sergilediği kudret ile Hâfız Osman’ın şivesini daha da mükemmel hâle getirerek, deyim yerindeyse “hâfız-ı sânî” haline gelen Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi, hocasının tavsiyesi üzerine bir müddet Şehzâde Ahmed’in meşk hocalığını yaptı. Şehzadenin cülusundan sonra saraya da nüfuz etmeye başladı ve H. 1120/M. 1708-1709’da Sakazâde Mustafa Efendi’nin vefâtı üzerine, Sultan 3. Ahmed’in iradesiyle Topkapı Sarayı hatt-ı ta’lik muallimliğine tayin edildi.

Haftada bir gün sarayda ve bir günde Yedikule’deki hanesinde talebeye meşk veren, diğer zamanında da İmrahor Cami’nin imâmetini yapan Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi, bu hal üzere iken 10 Eylül 1731 tarihinde vefât etti. Eyüp Bahâriyesi’nde Şâh Sultan Tekkesi’nin karşısındaki mezarlığa defnedildi. 

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 2
sonraki